GOYA

Türk olmak, Mısır’da hala gurur vesilesi desek…

LinkedIn

Mısır’dan  GOYA Notları

Kısa bir süre önce bir kez daha Mısır’ı ziyaret ettim. Burada bisküvide pazar lideriyiz, fenomenlerle yaptığımız pazarlama çalışmaları sayesinde genç nesilde de oldukça popüleriz. Fabrika gezimizden sonra Mısır’ı bir kez daha keşfe çıktım. Yine farklı yerler keşfettim. Kahire’ye bu kez farklı bir gözle bakmaya çalıştım. Osmanlı’nın bölgeye etkisi çok büyük. Eski Mısır olarak bilinen ve lokantaların bulunduğu bölgede bizi başında fesiyle sanki bir Türk karşıladı gezdirmek için… Neyse daha fazla ayrıntı vermeyeyim. Gezimin tüm ayrıntıları, fotoğraflar ve vidyolarla beraber ekte.. Sizi biraz bilgilendirebilirsem ne mutlu bana #mutluetmutluol

Eskiden beri gittiğim ve her seferinde otantikliğine hayran kaldığım Mısır’a yakın zamanda bir ziyaret daha gerçekleştirdim. Tabii her ziyaretimizde farklı yerler keşfetmek, hatta aynı yerlere farklı bir gözle bakmayı öğrenmek gerekiyor. Bu yüzden de yıllardır defalarca ziyaret ettiğim Kahire’ye bu sefer farklı bir gözle bakmaya çalıştım. Zaten 70’li yıllarda zirveyi görüşünden beri her geçen gün değişen bir şehir vardı karşımda. Elbette çok güzel bir şehir ama mimarisinden ve durumdan anlaşıldığı üzere zirve yıllarını geride bırakmış ve yapılan yeni binalarla birlikte yeni bir dönemin de kapılarını açmış. Kaldığım otel de bu yeni binaların bir örneğiydi. Katarlı bir yatırımcının yeni yaptığı St. Regis Mısır’ın yeni yüzünün bir yansıması gibiydi.  

Mısır’a dair gözlemlerimi paylaşmadan önce bizim için çok kıymetli bir ülke olduğunu söylemem gerek. Burada uzun zamandır faaliyet gösteren fabrikamızdan bütün Arap ülkelerine gönderim yapılıyor. Ayrıca burada bisküvide pazar lideriyiz, fenomenlerle yaptığımız pazarlama çalışmaları sayesinde genç nesilde oldukça popüleriz.  

Fabrika gezimizde karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk ne durumda olduğumuzu konuştuk. Buradaki işlerimize dair beni en çok memnun eden şeylerden birisi de üretim hatlarımızda düzenli bakım sonucu elde ettiğimiz başarı oldu. Düşünün ki pladis Londra’da elimizde hala çalışır durumda 60’lı yıllardan kalma hatlar var, çünkü bakımları iyi yapılıyor. Bu gösterilen özen de ne mutlu ki karşılığında verimde başarıyı getiriyor.   

Fabrika gezimizden sonra Mısır’ı bir kez daha keşfe çıktım. Hep dikkatimi çeker, Mısır’ın mimarisini incelerken kuşkusuz Osmanlı mimarisinden etkiler görüyoruz. Ama bu sefer gördüğüm üzere yeni camii tasarımlarında dahi bu izleri görmek mümkün. Ben buna Osmanlı etkisinin yanı sıra Kavalalı Mehmed Ali Paşa etkisi de diyorum. Osmanlı’nın Mısır valisi, Kavalalılar Hanedanı’nın kurucusu, Mısır’ın ilk hidivi paşanın bölgeye etkisini yok saymak mümkün değil. Hatta paşanın adını taşıyan ve Kahire Kalesi’nin de üzerine kurulduğu tepelerden birinde tüm Kahire’ye hakim konumda bulunan bir camisi de bulunuyor. Paşanın Kahire’de yaptırdığı diğer eserler gibi Muhammed Ali Paşa Camii (Mehmed’e Muhammed diyorlar) 18. yüzyılda İstanbul’da uygulanan barok ve rokoko üslubunu yansıtıyor.

Tabii Osmanlı’nın bölgeye etkisi bu kadarla kalmıyor. Eski Mısır olarak bilinen ve lokantaların bulunduğu bölgede bizi başında fesiyle sanki bir Türk karşılıyor gezdirmek için. Zaten burada herkesin büyük anneannesi Türk’tür, yani herkesin ailesinde mutlaka bir Türk bulunur.     

İşin aslı şu, Mısır, Osmanlı Döneminde fazlaca Türk nüfus barındırmış. Memurluklar, önemli askeri görevdekiler hep Türklerden oluşuyormuş. Tabii bu görevlilerin görgüleri imparatorluğa mensup olmaları burada çok popülerdi o yüzden onların kızlarıyla evlenilmesi önemliydi.  Türk olmak, Mısır’da hala gurur vesilesi desek çok da yanılmış olmam sanırım. Çoğu tek kelime Türkçe konuşmuyor olsalar dahi, aile tarihindeki Türk geçmişinden övgüyle bahsediyorlar bize.

Mısır Goyamın ikinci kısmını da öğleden sonra paylaşacağım, İslami Eserler Müzesi’ni merak ederseniz beklerim. 
 
Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez.

 

 

YORUM YAZIN