Bazı haberleri görünce gıda endüstrisinin, basının ve hatta bilimin nasıl eşeğin kuyruğu gibi sağa sola savrulduğunu görüyorum ve üzülüyorum.
KuveytTürk çok güzel bir şey yapmış, ünlü bestekarımız Âteş’in 60’ıncı sanat yılı nedeniyle ‘’60. Sanat Yılında Bestekâr Hâfız Âmir Ateş” adlı bir kitap (*) yayınlamış.
Bugün konumuz Zeytinyağı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitabı instagramda gördüm ve ilgimi çekti. Sonra edindim, okudum.
Pera Müzesi geçtiğimiz altı ay boyunca naif bir sergiye ev sahipliği yaptı: ‘Minyatür 2.0. Güncel Sanatta Minyatür’.
11 Ağustos-24 Ocak tarihleri arasında sanatseverlerin irfanına arz edilen serginin odağında minyatür sanatının güncel yorumları vardı.
X, Y, Z.. kuşakları tanımlayan harfler bitmiyor. Kuşaklara yönelik uzmanlardan, akademisyenlerden ve ilgili kaynaklardan edinilen bilgiler ışığında nihai görüş nedir?
Yıldızların sihrine kapılmayan var mı?
Doğada, Ülker Doğumu Fırtınası olarak bilinen gerçek bir doğa olayının esintileri, bakın nerelere kadar ulaşmış.
Humble Inquiry(Nezaketle Yönetme Sanatı), MIT Profesör Edgar H. Schein.
Ben “Alçakgönüllülükle Kendini Sorgulamak” diyorum.
Bugün Astınızdan Ya da Üstünüzden Yeni Ne Öğrendiniz?
Kendi cehaletine odaklanmak!
Hayat siz kendiniz, aileniz, sosyal çevreniz, iş yaşamınız, geçmişiniz (anlarınız ve itibarınız), geleceğiniz (hayalleriniz ve kaderiniz), yaratıcınız ile irtibatınız ve kim bilir daha neler ihtiva ediyor. Zira bizi biz yapan, yaşamın tüm alanlarındaki ilgi ve faaliyetlerimizdir.
Küresel Covid19 salgınının başladığı 2020’nin Mart ayından bu yana tüm dünyada alışverişçi davranışı mağazadan, online mağazaya; restorandan eve online siparişe, kafeden online sipariş verip “al-götür”e doğru hızla değişti. Ama aslında bu trend yıllar önce başlamıştı.
Kıymetli Takipçilerim, vakit buldukça LinkedIn sayfalarında buluşuyoruz ve siz onbinlerle ifade edilen etkileşimle beni ödüllendirdiniz. Çok teşekkür ediyorum. Bundan böyle sizinle hayatımın iş harici öğelerini de paylaşmak istiyorum ki, bu etkileşimimiz hobi, aile gibi iş hayatımızın yanında kişiliğimizi meydana getiren mühim unsurlardır.
Mesai arkadaşım @Bahattin Aydın beyin “Kendinizle İlgili Neyi Bilmek İstersiniz?” başlıklı çok güzel bir yazı yazmış ve 360 derece performans değerlendirmesinin mantığını anlatmış (*).
“Tarih boyunca görülen odur ki, salgın hastalıkların yıkıcı sonuçlarının bir çoğu salgınla değil, salgının ortaya çıkardığı diğer toplumsal sorunlarla alakalıdır. Burada görülmesi gereken, bu boyuttaki bir salgın hastalığın yol açacağı, ortaya çıkaracağı toplumsal ve ekonomik sorunların salgının ortaya çıkışından çok daha önemli olmasıdır”.
İşte tam da bu şekilde tarif etmek gerekiyor RİXOS, Fettah Tamince’nin yaptıklarını!
Malum turizm sektörü salgından en çok etkilenenlerden, seyahat kısıtlamaları ve sair sınırlamalar ve insanların bulaşma ve hijyen takıntısı sektörü neredeyse tamamen durdurdu. Peki ne yapılabilirdi? Kimi işletme çalışanlarını çıkararak işi paydos etti. Kimi masraflarını kısarak öylece bekliyor. Velhasıl dağ, sahil, şehir içi tüm konaklamalar ya kapalı ya da çalışamıyor.
Geçenlerde önüme Dünya Ekonomik Forumu’ndan bir oturumun Youtube videosu düştü.
Önce 1 saatlik video izlenir mi dedim. Ama biraz izleyince hem konuşanlar ilginç hem kitap ilginç olunca kendimi tüm videoyu izlerken buldum.
Fusion Kitchen diyorlar, Türkçe’ye nasıl çevirmeli acaba? Türkçe’ye sahip çıkıp kaynaşık mutfak mı desek? Asıl soru çok gezen mi, çok okuyan mı çok bilir?
Önce okuyup, sonra gezen mi, yoksa gezerken okuyan mı?
Göçebeyim, Göçebe misiniz? Biz Anadolu Türklerinin Psikolojisi: Bir yanımız kalk gidelim diyor, bir yanımız otur!
Yönetim Kurulunda Kadın Derneği, YKKD faaliyetleri gerçek bir iftihar etme sebebi! Yeni projeler ve fikirler ise yolda.
Kutlasak, Kutlamasak… bu suale evet/hayır demek çok basit ve statükoyü muhafaza demek olurdu. Ama tüm bunlardan önce doğum günü kutlamaları, cadılar bayramı (halloween), şükran günü (thanksgiving), noel (Christmas) kutlamaları ile ilgili biraz bildiklerimi, okuduklarımı paylaşayım istiyorum.
25 Ekim 2020’de “İletişim Tarzım: Az konuşurum, ciddiyeti severim, dedikodudan hoşlanmam” başlıklı yazımın Feedback (Geri Bildirim) başlıklı bölümünde “Benim gibi çok defa ‘hayır’ demiyorsanız, neredeyse hiç ‘evet’ de demeyince ‘ne söyledi’ şimdi Murat Ülker, ‘acaba bunu mu, şunu mu kastetti’ diyenler sarpa sardırıyor” diye yazmıştım (1). Halbuki ben onlara basitçe evet/hayır demek yerine belki/sonra diyorumdur. Esas istediğim kendilerinin bir kanaate varmış olmalarıdır.
Geçtiğimiz iki hafta boyunca Dünya Pazarlama Zirvesi’nden yapılan konuşmalara yer verdim. Bu yüzden Sabri Ülker Vakfı’nın bu yıl dördüncüsü 17-18 Kasım tarihleri arasında yapılan Beslenme ve Sağlık İletişimi Konferansı’nda konuşulanlar bugüne kaldı.