Category

Yazılarım

Category
Sanat

Pera Müzesi geçtiğimiz altı ay boyunca naif bir sergiye ev sahipliği yaptı: ‘Minyatür 2.0. Güncel Sanatta Minyatür’.
11 Ağustos-24 Ocak tarihleri arasında sanatseverlerin irfanına arz edilen serginin odağında minyatür sanatının güncel yorumları vardı.

Öz Biyografi

Hayat siz kendiniz, aileniz, sosyal çevreniz, iş yaşamınız, geçmişiniz (anlarınız ve itibarınız), geleceğiniz (hayalleriniz ve kaderiniz), yaratıcınız ile irtibatınız ve kim bilir daha neler ihtiva ediyor. Zira bizi biz yapan, yaşamın tüm alanlarındaki ilgi ve faaliyetlerimizdir.

Sanat

Kıymetli Takipçilerim, vakit buldukça LinkedIn sayfalarında buluşuyoruz ve siz onbinlerle ifade edilen etkileşimle beni ödüllendirdiniz. Çok teşekkür ediyorum. Bundan böyle sizinle hayatımın iş harici öğelerini de paylaşmak istiyorum ki, bu etkileşimimiz hobi, aile gibi iş hayatımızın yanında kişiliğimizi meydana getiren mühim unsurlardır.

Dijitalleşme

“Tarih boyunca görülen odur ki, salgın hastalıkların yıkıcı sonuçlarının bir çoğu salgınla değil, salgının ortaya çıkardığı diğer toplumsal sorunlarla alakalıdır. Burada görülmesi gereken, bu boyuttaki bir salgın hastalığın yol açacağı, ortaya çıkaracağı toplumsal ve ekonomik sorunların salgının ortaya çıkışından çok daha önemli olmasıdır”.

Liderlik

İşte tam da bu şekilde tarif etmek gerekiyor RİXOS, Fettah Tamince’nin yaptıklarını!

Malum turizm sektörü salgından en çok etkilenenlerden, seyahat kısıtlamaları ve sair sınırlamalar ve insanların bulaşma ve hijyen takıntısı sektörü neredeyse tamamen durdurdu. Peki ne yapılabilirdi? Kimi işletme çalışanlarını çıkararak işi paydos etti. Kimi masraflarını kısarak öylece bekliyor. Velhasıl dağ, sahil, şehir içi tüm konaklamalar ya kapalı ya da çalışamıyor.

GOYA

Fusion Kitchen diyorlar, Türkçe’ye nasıl çevirmeli acaba? Türkçe’ye sahip çıkıp kaynaşık mutfak mı desek? Asıl soru çok gezen mi, çok okuyan mı çok bilir?

Önce okuyup, sonra gezen mi, yoksa gezerken okuyan mı?

İş İletişimi

25 Ekim 2020’de “İletişim Tarzım: Az konuşurum, ciddiyeti severim, dedikodudan hoşlanmam” başlıklı yazımın Feedback (Geri Bildirim) başlıklı bölümünde “Benim gibi çok defa ‘hayır’ demiyorsanız, neredeyse hiç ‘evet’ de demeyince ‘ne söyledi’ şimdi Murat Ülker, ‘acaba bunu mu, şunu mu kastetti’ diyenler sarpa sardırıyor” diye yazmıştım (1). Halbuki ben onlara basitçe evet/hayır demek yerine belki/sonra diyorumdur. Esas istediğim kendilerinin bir kanaate varmış olmalarıdır.