Bugüne kadar adı The Mechanical Turk (Mekanik Türk) olarak geçen ilginç bir mekanik cihaza rastladınız mı? Satranç oynayan bu otomat 1770 yılında icat edilmiş ve o yıllardaki Osmanlı kıyafetlerini giyiyormuş ve görünümüyle bir Türk’ü andırıyormuş. Gerçekten de öyleymiş, Google’da var. 1770’ten 1854’e kadar satranç robotu haliyle çok kişiyi şaşırtmış, Avrupa’da yenmediği kimse kalmamış.
Geçen yazımda “1986 yılında Bilim ve Sanat Vakfı’nın kuruluşuna ön ayak olanlardan biri olmam da belki biraz, sınırlarımın ötesine geçtiğim şekilde açıklanabilir. Neden derseniz? Babam vakıf, dernek ya da bir benzeri oluşumun bizzat kurucusu ya da yüklenicisi olmanın faydasına inanmaz, bu işi daha iyi yapabileceklere bırakılmasını isterdi” diye yazmıştım. Bence vakıflar anonim hüviyete sahip olmalı ve gönüllülerce deruhte edilmelidir. Vakıf konusu açılmışken, Bilim Sanat Vakfı nasıl kuruldu, anlatayım.
Benim şansım babamın tecrübesi, başarısı ve fakat benden aynı şeyleri beklemeyişidir. Ben babamın pek çok konudaki nasihatine uymuşumdur, çünkü bunların bir hayat tecrübesinin neticesi olduğunu genç yaşta anlamışımdır. Fakat gençlik söz konusu olduğunda, her daim nasihate uyabilme kabiliyetinizin sınırları da bir yere kadar uzanabilmekte…
Şimdi hiç benimsemediğim ve yapmadığım bir konudan söz edeceğim. Ben bisküvilerimin çaya batırılmasına karşıyım. Zira binbir maharet ve zorlukla size ulaştırdığımız bisküvilerimizin çıtır çıtır yenerek ağzınızın içinde çay veya kahveyle ıslatılıp yenmesi benim tavsiyem, hem kırıldı bardağa düştü derdiniz de olmaz. Ama siz bilirsiniz, neyse …
Sabri Ülker Vakfı Yayınlarından çıkan TIPTA VE SAĞLIKTA BALON BİLGİLER kitabıyla ilgili yazımın sonunda Prof.Dr. Ali Esat Karakaya Hoca’nın KİMYASALDAN GIDAYA DOZ VE RİSK kitabını (1) da bir ara yazarım demiştim, işte şimdi sıra geldi.
Zorlu bir dönemden geçiyoruz, artan rekabet, ekonomik sıkıntılar derken salgın sardı dünyamızı… Şimdi ise Ağustos 2020, bütçe zamanı geldi çattı. Zor olacak geçerli tahminler yapmak, stratejiler güncelleme ihtiyacındayken hele detaylı uygulama planları …
Sağolsunlar, çocuklarım Fatih, Mustafa ve Yahya nedeniyle Üniversite’ye giriş sınavı sisteminden hiç kopmadım. Mesela şu anda sınavın adının Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) olduğunu biliyorum.
İçinde yaşadığımız çağda bizi bilgi sağanağından koruyacak bir şemsiyeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Kulaklarımızı tıkasak bile hangisinin doğru, hangisinin kirletilmiş, manipüle edilmiş olduğunu tartmakta zorluk çektiğimiz haberlerden uzak kalamıyoruz.
“İş Yaşamında Plaza İmparatorluğunun Sonu ve Tele Çalışmanın Önlemez Yükselişi” başlıklı yazımın üzerinden iki ay geçti. Bu süre içinde dünyada korona virüs risk algılaması hem vaka sayısında göreli azalma hem dikkat dağılması hem de kanıksama nedeniyle düştü. Çalışanlar sosyal mesafe kurallarına uygun olarak ofisleri daha fazla kullanmaya başladılar.
Godiva CEO’muz Annie Young-Scrivner’ın Amerika’nın önemli ekonomi gazetelerinden The Wall Street Journal’da “Godiva’nın Çikolata CEO’su Nasıl Şekillendi” başlıklı bir röportajı yayınlandı. Röportajı yapan Francesca Fontana röportajını İngilizce “molded” (kalıba dökerek şekillendirmek) sözcüğünden yola çıkarak “How Godiva’s Chocolate Chief Was Molded” diye adlandırmış.
Dijitalizasyon için öncelikle işletmede tüm faaliyetlerin “dijitize” edilerek (yani sayılaştırılarak) güvenle saklanması, tekrarlanabilmesi, bilgisayarda analiz edilmesi ve teknoloji yardımıyla çıkarımlar yapılarak, algoritmalar oluşturarak karar verir hale gelinmesi ve tüm bu verinin karar-destek hizmetlerinde kullanılması gerekir. Ancak bunlar yapılarsa bana göre bir firma dönüşerek hızlı inovasyonlarla pazarda ezber bozup (disruption) pazar payını hızlıca artırabilecek hale gelebilir.
Babam STK ve vakıflarda bilhassa görev alır, desteklerdi. Bu faaliyetlerin gönül işi olduğuna inandığı için gönüllü ve uzmanlarca yapılmasını benimsediğinden bizim aile vakfı kurmamıza karşı çıkmıştı. Siz mütehassıs kuruluşları destekleyin, yardım işleri anonim, isimsiz olmalı derdi.
Korona virüs kaynaklı Covid19 hastalığı çok kısa sürede Çin’den dünyaya yayıldı. Şu anda raporlanmış 14.600.000 vaka 609.408 ölüm var. Ülke sıralamasına bakarsak ilk üç sırayı ABD (3.844.815 vaka 140.903 ölüm), Brezilya (2.118.646 vaka ve 80.120 ölüm) ve Hindistan (1.155.191 vaka 28.084 ölüm) alıyor. Türkiyemiz 220.572 vaka 5508 ölüm ile 14’üncü sırada. Hala aşı bulma çabası, ilaç bulma çabası devam ediyor. Bir yandan hastalanan insanlar tedavi edilmeye çalışılıyor.
Konumuz inovasyon ve geleceğimiz;
Ancak iş yapış şeklimizi değiştirmek işimizin sürdürülebir olmasını sağlayacaktır. Sakın rehavete kapılmayınız, sıra size de gelecek!
Bu sefer tavsiye edeceğim kitabın anlamı farklı. Yazarı, Metin Yurdagül, yıllarca birlikte çalıştığım profesyonel bir müteşebbis. Aslında kitabı aile içinde öğüt-hatıra olarak kaleme almış ama daha sonra bu öğüt-hatıraları dostlarının da tavsiyesi ile daha geniş kitlelere ulaştırmak istemiş (Bu çorbada benim de biraz tuzum var onu da belirteyim. Kitabın 90-93’üncü sayfalarına hatıralarımla katkıda bulundum.
Biz de bugün Ülker bünyesinde amcamızın adına kurduğumuz Ar-Ge Merkezinde adını yaşatıyoruz.
Kurucumuz ve rahmetli amcamız Asım Ülker beyefendinin bu vefat yıldönümünde ismini bir hayra vesile olarak anmak üzere ÜLKER şirketi bünyesinde kurduğumuz AR&GE Merkezinin faaliyetlerinden sizlere bahsetmek istedim.
Allah rahmet eylesin.
“Dijital dönüşüm (digital transformation), dijital disruption (dijital ezber bozma/alt üst etme) ve dijital iş (digital business) sözcükleri son yıllarda dijital teknolojilerin hızla gelişmesiyle iş dünyamızın aklına, diline ve iş yerlerimize giren “çok trendi” kavramlar. Bu kavramların üçüyle de aslında bir şirketin “dijitalleşmesi” (sayısallaşması) anlatılmaya çalışılıyor.
Evden çalışma (working from home), uzaktan çalışma (remote working) ya da tele-çalışma (tele- working) yeni bir konsept değildir. Koronavirüs salgını’ndan önce işletme dünyasında dijital devrimle birlikte giden bir tele-çalışma evrilmesi söz konusu idi. Bu evrilme koronavirüs salgını nedeniyle devrime dönüştü ve neredeyse bir gecede Türkiye dahil tüm dünyada ofisleri boşalttı, eve taşıdı.
Hani sormuştunuz, “Okuduğun bir kitabı tavsiye eder misin?” diye. Genelleme yaparsak, Âdem ve İsa hariç hepimizin babası vardır. Hepimiz nihayetinde babasız kalırız ama çoğunlukla baba oluruz ve baba-evlat ilişkisi yaşarız.
Dijital dönüşüm (digital transformation), dijital disruption (dijital ezber bozma/alt üst etme) ve dijital iş (digital business) sözcükleri son yıllarda dijital teknolojilerin hızla gelişmesiyle iş dünyamızın aklına, diline ve iş yerlerimize giren “çok trendi” kavramlar. Bu kavramların üçüyle de aslında bir şirketin “dijitalleşmesi” (sayısallaşması) anlatılmaya çalışılıyor (1).