Öz Biyografi

Keşfetmenin Peşindeyim!

LinkedIn

Aşağıda sanata dair genel ilgimi, yaklaşımımı en güncel haliyle anlatan; mezunu olduğum kıymetli okulum Boğaziçi Üniversitesi’nin Mezunlar Derneği yayını Boğaziçi Dergisi için 2020 yılında verdiğim bir röportajı paylaşıyorum.

Dilerim bu soru ve cevapları sizler de keyifle okursunuz.

 Sanata ilginiz ne şekilde doğdu? Bu konuda herhangi bir eğitim aldınız mı?

Hayır, formal bir eğitim almadım, fakat çocukluğumda babam resim dersleri aldırırdı, çünkü resme ve müziğe hiç kabiliyetim yoktu. Halbuki ürün ve ambalaj görsellerine çok önem verirdi rahmetli ve benim bunlara aşina olmamı istiyordu. ÜBUNG MACHT MEİSTER! (Temrin sizi usta kılar). Bunun gözüm üzerinde çok olumlu bir tesiri oldu. Yalnız estetik değil, ölçü ve oranlar ile ilgili yorum yapma kabiliyetimi de geliştirdi.

Ne zamandır sanat eserlerinin koleksiyonunu yapıyorsunuz?

İlk defa rahmetli dedem Muharrem İman’ın çerçeveletip evlerimize astırdığı hat yazıları ile sanatla tanıştım. Karahisari Besmele hala gözümün önündedir80’lerden beri bana hitap eden obje, yazı ve resimleri topluyorum. Fakat bunu bir koleksiyonculuk disipliniyle değil, keyif duydukça yerine getiriyorum. Daha çok keşfetme fikriyle alakalıyım.

No alt text provided for this image

Koleksiyonunuza ilk kattığınız eser hangisiydi?

Hoca Ali Rıza’nın özgün kara kalem baskıları idi.

No alt text provided for this image

Hem çağdaş sanat eserlerini hem de hat sanatı eserlerini topluyorsunuz. Bu iki koleksiyon arasında sizin açınızdan nasıl bir ayrım bulunuyor?

Ayrım yapmadan, daha ziyade benliğimi bütünleyen ve tamamlayan özellikleri olduğunu düşünüyorum. Keyif veren veya düşündüren her ne ise eserle kurulan iletişimle anlam kazanıyor. Çünkü hattat ya da sanatçı bir şey anlatıyor yaptığı eserde. Eserleri de çıkış noktalarından, geldikleri yerlerden bağımsız görmüyorum. Neticede üslup, onu var edenden bağımsız, tek başına incelenecek bir şey değil.

Birinin diğerine üstün geldiği noktalar var mı?

Eğer birbirinden ayrılan iki farklı görsel sistemi kıyaslayacak olursak, örneğin hat sanatı ve dijital sanat gibi; bu doğru bir kıyaslama olmaz. Fakat tabii favorim diyebileceğim çağdaş sanattan eserleri de, hat sanatı eserleri de mevcut.

Koleksiyonlarınızda toplam kaç parça bulunuyor?

Yıldız Holding’in koleksiyonunda yaklaşık 800 eser bulunuyor.

Yerli ve yabancı müzayedeleri, galerileri, sanat fuarlarını ne kadar yakından takip ediyorsunuz?

İlgi duyduğum sanatçıları takip ediyorum daha ziyade. Bu sanatçıları yalnız fuar gibi ticari platformlarda değil, gerçekleştirdikleri müze sergileriyle de takip ediyorum.

Özellikle takip ettiğiniz sanat organizasyonları / etkinlikleri bulunuyor mu?

Özellikle bienalleri ve müze sergilerini yakından takip ediyorum. Sanat meşgul ederken öğreten ve bu yanıyla da iyi gelen bir mecra.

Koleksiyonunuza katmak istediğiniz parçaları ne şekilde ediniyorsunuz (müzayedeler, galeriler, sanat fuarları gibi) ve satın alırken ne gibi kriterler gözetiyorsunuz?

Sanatçılar, sanatkârlar, hattatlar ile tanışıyorum, eserlerini onların ağzından dinliyorum. Galeriler ve dostlar, arkadaşlar yardımcı oluyorlar. Bu işin bir boyutu. Diğer boyutu ise eser alımlarında dünya standartlarını gözetiyorum, yeri geldiğinde uzmanına danışıyorum.

Koleksiyonunuzdaki parçalar özel sergilenme / saklanma koşulları gerektiriyor mu? Ne şekilde saklıyor ya da sergiliyorsunuz?

Her sanat yapıtının uygun saklama koşulları var. Ben de koleksiyonda, kağıt eserlerden akrilik ve yağlı boya tablolara, dijitalden karışık teknik eserlere konservasyon konusunda duyarlıyım. Eserlerin depolara kapatılarak değil paylaşılarak anlaşıldığına ve sevildiğine inanıyorum. Kurum olarak merkez ofisimizin sergi salonunda tematik sergilere yer vermenin yanı sıra, Yıldız Holding olarak zaman zaman genç sanatçılara da destek oluyoruz.

Sanat eserine bakmaktan keyif duyan çalışanlarımızın bundan istifade etmeleri için ofisler de sergileme alanı olarak kullanılıyor. Hatta isteyen istediği eseri depodan aldırıp duvarına astırabiliyor.

Koleksiyonunuzdaki maddi açıdan en değerli parçanız hangisi?

Bir eserin fiyatı ile değerinin aynı anlama geldiğini düşünmüyorum.

Koleksiyonunuzdaki manevi açıdan en değerli parçanız hangisi? Niçin?

Açıkçası bunu tek bir eserle ifade etmek imkansız. Öyle ki, sanatçıların bazıları dostlarım, böyle bir ayrım yapmak güç. Ve de şahsî … bu gönül durumunuza göre değişiyor.

Koleksiyonunuza katmayı çok istediğiniz eserler bulunuyor mu?

Tabii zaman zaman oluyor. Bazen eserler insan hafızasının çok farklı dönemlerine temas edebiliyor, bilhassa fikren kıymetli olduğunu düşündüğüm eserleri edinmek beni mutlu ediyor. Örneğin Hoca Ali Rıza’nın bir peyzaj’ı veya neonlarla yazılmış bir duygu, deyim veya enstalasyon olabiliyor. Fakat mutluluğun çoğalması için paylaşmak gerek. Bir eseri çok istiyorsam çevremde temas ettiğim kişileri de düşünüyorum; birlikte bakmak, anlamak, sanat eseri üzerine sohbet etme heyecanı…Bunların hepsi farklı motivasyonlar eser edinme süreçlerimde.

Koleksiyonlarınızı herhangi bir müzeye / kuruma bağışlamayı ya da kendiniz bir müze kurmayı düşünüyor musunuz?

Henüz koleksiyonun o tür bir olgunluğa kavuştuğunu düşünmüyorum. Belki ileride bu yönde adım atılır. Özel koleksiyonlar müze koleksiyonları ile kıyaslandıklarında zayıf kalabilirler. Ancak buna karşın müze sergilerinde destekleyici rolleri olabilir. Bu bağlamda müzelere istenilen eserleri ödünç veriyoruz.

Sanat eserleri dışında başka eserlerin / ürünlerin de (eski paralar, pullar, imzalı kitaplar vb) koleksiyonunu yapıyor musunuz ya da yapmayı ister misiniz?

Tabii, sanat eserlerinin yanı sıra akrabalarımla oluşturduğum klasik otomobil koleksiyonumuz var. Ayrıca yukarıda bahsettiğiniz gibi bazı başka eser ve ürünleri toplayabiliyorum. Ancak bu yalnızca kendi gerçekliğime temas etmesi durumunda oluyor. Eksikleri tamamlama, onların kendi içinde bir bütünlük oluşturması çabasıyla değil, bana hatırlattıkları geçmiş ve geleceğe dair yapacaklarım için.

(*) Murat Ülker, 82: “Keşfetmenin Peşindeyim”, B, BÜMED Yayını, Nisan- Mayıs-Haziran 2020, S. 243. s.73.

YORUM YAZIN