Sanat

Sevil Dolmacı Sanata ve Genç Sanatçılara Kapılar Açıyor

LinkedIn

Sevil Dolmacı’nın sanat galerisi yeni yerinde pandemi günlerinde açılmıştı, yeni ziyaret edebildim. Sanatçılar da oradaydı, bizleri ağırladılar ve bizim sanat goyası ekibimizle çok keyifli bir gün geçirmemize vesile oldular.

Hep söylerim, mülkler, taşınmazlar tapu kayıtlarına bakınca görülür, kendi sahiplerinin koleksiyonlarını yapıyorlar. Şairin dediği gibi; mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan. Abbasağa Parkı’nın üstünde Pervitich haritalarında 9 numaralı paftada “Villa Ipranossian” adıyla yer alan tarihi yapı Sevil Dolmacı’nın sanat galerisi taşınınca ortaya çok başka bir enerji çıkmış. Anıtlar Kurulu tarafından ikinci derece tarihi bina olarak tescilli bu güzel mekan, Ipranossian Ailesi tarafından konut olarak 1890’larda inşa edilmiş. Galeriyi gezerken 19. Yüzyıldan kalma orijinal duvar ve tavan süslemeleri de insanı çok etkiliyor.

Bahçeye adım attığınızda hemen sağınızda rahmetli Selma Gürbüz Hanımefendi’nin Davetsiz adlı eseri masmavi güzelliğiyle sizi karşılıyor. Hemen sonra villanın basamaklarını tırmanma arzunuza ket vurarak arkadaki keyifli küçük bahçeye uğramanızı öneririm. Yaseminlerle çevrili yemyeşil bir bahçede Seo Young Deok’un bir heykeli size eşlik ediyor.

Burada bahsedeyim güzel ağırlandık. Leziz börekler, soğuklar bir de mekan Beşiktaş olunca turşu suyu … sohbet, keyifle bir sanat goyası icra ettik. Galerinin genç sanatçıları da oradaydı; Gözde Can Köroğlu, Nejat Satı, Şahin Demir o gün bizimleydi sanattan, hayattan bahsettik. Her şeyden önce bu gençlerin Sevil Hanım’la birlikte nasıl aile gibi olduklarını ve desteklendiklerini dinledim, çok takdir ettim. Sanatçıların yaptıkları işe odaklanmaları için onlara güvenli bir çatı sunan Sevil Dolmacı Galeri’ye teşekkür ediyorum. Sanat dünyası için gençlerin bu şekilde destekleniyor olması çok değerlidir.

Seo Young Deok, Meditation 438, 2020, Stainless Chain ,192 x 130 x 120 cm

Binaya girdiğinizde karşınızda sizi etkileyici bir Seo Young Deok eseri karşılıyor, bisiklet zincirlerinden yapılmış dev bir yüz. Çok çeşitli şeyler geliyor insanın aklına bu devasa yüze içten/dıştan bakarken. Sanatçı bu eserlerini “chain reaction” (zincir reaksiyon) diye tanımlıyor. Eserin fotoğrafını çekerken farkettik ki, ancak kamera merceğinde bir suret daha beliriyor. Şaşırdık hepimiz. Demekki farklı açı ve merceklerden bakış farklı görüşler kazandırıyor insana. 😊

Burhan Doğançay, Blue Flower Garden,1997, Acrylic on paper pasted onto canvas,157 x 157 cm

Sağdaki ilk odada karşınızda Burhan Doğançay’ın iki eseri yer alıyor, hemen solunda ise orijinal bir şömine tüm ihtişamıyla, kışın kullanımdaymış.

Chun Kwang Young, Aggregation 15-Fe009 (Star 2), 2015, Mixed media with Korean mulberry “hanji” paper, 200 cm

Chun Kwang Young eseri ise çocukluğuna gidiyor. Anılarından yerel doktorun ofisindeki dut ağacı yapraklarına sarılı küçük paketler halindeki şifalı bitkilerden esinlenerek, üzerinde şifa metinlerinin yazılı olduğu küçük kutucukları biraraya getirince etkili bir iş çıkmış. Çin tıbbında kullanılan ilaç paketlerinin görüntüsünden ilham alan kutucuklar Korece ve Çince karakterlerle kaplı.

Jiri Georg Dokoupil, İsimsiz, 2013, Soap-Iye pigments on canvas, 200 x 200 cm

Nejat Satı, İsimsiz, Katarsis Serisi, 2021, Tuval üzerine heavy gel

Pandemiyle birlikte hepimiz evlerimize kapandık; sevdiklerimizle küçük haleler olduk. Herkeste farklı maddi/manevi sıkışmalar oldu. Nejat Satı Katarsis serisini işte bu anda ileriyi net göremediğimiz bir dönemde yapmış. Katarsisin “duygu boşalımı” olduğunu hatırlarsak bir sanatçının ruhsal olarak en sıkıştığı anda sanatıyla bu konuya odaklanması tam bir dışavurum.

Şahin Demir, İsimsiz, 2021, Tuval üzerine yağlı boya, 120 x 90 cm

Şahin Demir genç sanatçılarımızdan, o gün tesadüfen bir yaş alışını birlikte de kutladık. Eserlerinde yüzleri deforme ediyor, oldukça çarpıcı işleri var, bir görüp de mutlaka dönüp tekrar bakacağınız eserler. 

Bir başka sürpriz, binanın en üst katındaki terasta boğaz tüm güzelliğiyle sizi karşılıyor.

Villa  Ipranosian’dan hemen sonra birkaç sokak ötedeki Beyaz Köşkteki Open Studioya geçtik. Her zaman farklı, her daim sürprizlerle dolu sanatçımız Haluk Akakçe yeni eserleri üzerinde çalışıyordu. Onu görmek her zaman çok eğlenceli ve heyecanlı bir deneyim oluyor. Yine sürprizleri vardı, girişte beyaz tahtadan WC yazan bir kapı var, halbuki asansör. Sanatçı burada sinyalizasyon şakası yapmış. İşaret ve işlevsellik arasında mekânsal hatta sürreel bir öneriyi işlemiş. Yani Open Studioda her an her şey olabilir. Tuhaf ve eğlenceli bir mekan. Bakıvermek isteyenler için  https://www.instagram.com/p/CQ25GH1hlwJ .

Velhasıl sanat için gezip görmeyi çok önemsiyorum. Farklı bir bakış açısı, bir nebze de olsa günlük gailelerden uzaklaştıran yanı var. Bu sefer de kendi topraklarımızdan çıkan fikir ve sanat eserlerinin nasıl desteklendiğinin güzel bir örneğine şahit olduk. Otantik ve yerel sanat geniş paylaşımlarla küresel olur, bunun desteklenmesi bence çok kıymetlidir.

Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez.

YORUM YAZIN