Geçen hafta Roma İmparatorluğu ve Çokuluslu Şirketler arasındaki benzerlikleri ortaya koymaya çalıştım. Bunu yaparken de “Roma AŞ: İlk Çokuluslu Şirketin Yükselişi ve Çöküşü”, isimli kitaptan esinlendim. Kitap, Roma tarihini çokuluslu bir şirkete benzeterek, biraz da mizahi bir üslupla anlatıyor.
Başından beri Roma’nın tek basit emeli vardı: Roma tarafından fethedilen, egemenlik altına alınan yani şirkete dahil edilen herkesi Romalı yapmak. Roma tüm dünyaya vatandaşlık satıyordu. Roma mö.753te Remus ile Romulus adlı ikiz kardeşler tarafından kuruldu. Romulus’un hayali büyüktür, Roma’nın geleceğinin selameti için gözünü karartır ve kardeşini öldürür.
Romulus, Romalıların ne giyeceğine, ne yiyeceğine, ne zaman uyuyacağına, ne kadar gururlu, üzgün ya da kızgın olacaklarına, nasıl konuşacaklarına yani yaşamda neler yapacaklarına kadar her detaya karar veriyordu. Yazara göre Romulus gerçek bir yönetici kişilik örneği gösteriyordu. Zeki, stratejik, dinamik, fakat nevrotik, kontrolsüz öfkeli, aşırı istekli, cüretkar, kararlı, yaratıcı, kuralcı ama ahlaksız ve kendiyle ilgili yok denecek kadar az mizah anlayışına sahip, tahammülsüz biriydi.
Okumayanlar için linki ve kısa bir vidyosu aşağıda. Yarın ise her zaman olduğu gibi yeni bir Pazar yazısı ile saat 11.00’de tüm platformlarda birlikte olacağız ve “Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok” sorusunun cevabını arayacağım. Bekliyorum…
Yazının tamamı: https://muratulker.com/y/roma-nicin-cazipti-ve-nasil-bu-kadar-uzun-omurlu-ve-etkili-oldu/
*Vidyo yapay zeka tarafından seslendirilmiştir.