İş Hayatı

Geçmişte Yaşayarak Geleceği Tasarlayamayız

LinkedIn

Türkiye’nin önemli yönetim strateji uzmanlarından Dr. Yılmaz Argüden Bey daha önce yazdığı Geleceği Şekillendirmek kitabını güncelleyerek yeniden bastı. Çok da iyi yaptı çünkü bu kitap özel ve kamu kurumlarında çalışan yöneticiler, stratejistler için önemli bir kaynaktır. Raflarda sürekli olması hepimizin yararınadır. Argüden Bey kitabında yaşam kalitesi ile yönetim kalitesi arasında bağlantı kurarak “yönetim kalitelerimizi” yükseltmek amacıyla bir model ortaya koyuyor. Bende yazdığım önsöze “Geçmişte Yaşayarak Geleceği Tasarlayamayız” başlığını koydum. Neden acaba? Cevabını öğrenmek için önsözü okumanız gerekecek, sonra yorumlarınızı bekliyorum. Tabii önerim eğer işinizi “ Geleceği Şekillendirmek” olarak görüyorsanız etkileyici bir kitap sizi bekliyor:)

Dr. Yılmaz Argüden Geleceği Şekillendirmek kitabında yaşam kalitesi ile yönetim kalitesi arasında bağlantı kurarak “toplam kalitelerimizi” yükseltmek amacıyla bir model ortaya koyuyor. Temel mesele olarak ortak değerlerden ve ilkelerden yola çıkıp “geleceği şekillendirmeyi” ele alıyor. Model hem bireylere hem özel sektöre hem kamu sektörüne ve hem de STK’lara uygun. Aslında basit ve anlaşılabilir bir kurguya dayanıyor: Hayal kur/pozitif ol, etki alanını değiştir/geliştir, kaynakları etkin kullanarak değer yarat ve paylaş, süreçte adil ve şeffaf ol, kendine ve etrafına faydalı ol. Tabii esas mesele bu modeli başarıyla uygulayabilmekte. Bunun için ise bütünsel düşünmek ve tutarlı olmak gerekiyor.

Dr. Argüden daha kitabın başında, “Geleceğimizi şekillendirmek, kültürümüze uzak bir kavram. Kısa vadeye odaklanıyoruz, uzun dönem için ise kaderciyiz, var olanla yetiniyoruz; her şey olacağına varır düşüncesiyle hareket ediyoruz. Bu nedenle de uzun soluklu stratejik planlama yapamıyoruz,” şeklinde bir açıklama getiriyor. Yaşadığımız çoğu sorunun, zamanında kararları alıp uygulamamaktan kaynaklandığını söylüyor. Halbuki benim anlayışıma göre “gücünün bittiği yerde kaderin başlar”.

Yıldız Holding’i ve bizim gibi Türkiye’nin büyük şirketlerini bir tarafa bırakıyorum. Çünkü bizlerin uzun vadeli düşünmemek, bu tür modelleri uygulamamak gibi bir seçeneğimiz yok. Geleceğimizi şekillendirmek için şimdiden yapılması gerekenleri yapmazsak, değişimin bu kadar hızlı olduğu bir çağda kısa sürede rekabetin gerisinde kalır, var olan pozisyonumuzu kaybederiz. Ama genel olarak bakarsak, avamı değerlendirirken Dr. Argüden’in görüşlerine katılıyorum. Gelecek tasavvurumuz az, geçmişteki şanımızı anarak yaşıyoruz, bir vizyon oluşturamıyoruz. Bunun nedeni olarak sadece kaderciliği görmek doğru değil. Biz toplum olarak geçmişte yaşıyoruz ve gelecekte geçmişin tekrar edeceğini düşünüyoruz. Zaten öyle de olmuyor mu? Geçmişin hatalarını tekrar edip duruyoruz. Bu, belki de, bir imparatorluk geçmişimizin olmasına rağmen, şu anda bile millet olarak ortak ülkümüzün olmamasının yanında, zamanla aşınan ortak değerlerimizi çağdaş toplumun gereklerine göre güncelleyememizden, yani aklımızın karışıklığından kaynaklanıyor.

Dr. Argüden’in modelinin ilk maddesi hayal kurmak ve etkili bir vizyon oluşturmak. Yani geleceği şekillendirmek için önce bir gelecek hayalinizin olması gerekiyor. İşte sorunumuz burada; tüm Cumhuriyet tarihi boyunca politik liderlerin çoğu millete umut olarak geçmişteki şanlı günlerimizi vadetmiştir. Bugün aynı ailenin yaş farkı olan çocuklarının arasında bile kuşak farkı görülürken bu anlayış değişikliğine nasıl varılacaktır.

Dr. Argüden kitapta vizyon, liderlik ve geleceği şekillendirme bağlantısını o kadar güzel anlatıyor ki, belki de kitabı okuyanlar için umutlanabiliriz.

Sonraki bölümlerde Dr. Argüden bir şirketin sürekli değer üretebilmek için nasıl çalışması gerektiğini ayrıntılarıyla masaya yatırıyor. Hem doğru işi yapın (strateji) hem de işi doğru yapın (kalite yönetimi) vurgusuyla, bu konuda kurumsallaşmanın önemi ile yönetim kurulunun ve CEO’nun yapması ve yapmaması gerekenleri tane tane açıklıyor. Gerçekten kalıcı büyüme ve kârlılık isteniyorsa, her şeyden önce, kurumsallaşmak ve şirket eylemlerini rasgelelikten arındırmak, yani yönetim kalitesini artırmak gerekiyor. Ama burada bir şey daha var; kaliteli davranmanın, kalite üretmenin, kaliteli yaşamanın bir eğitim, bir görgü işi olduğudur. Eğer yaşamımızın her ânında kalite talep etmiyorsak, iş yerinde de “kalite” yaratmamız oldukça zor olur; Alice Harikalar Diyarında kitabından uyarlanarak çok kullanılan bir söz vardır: “Nereye gideceğini bilmeyen, her gittiği yeri doğru yer sanır.” Yani yaşamında ve işinde bir kalite felsefesine sahip olmayanlar her ulaştığı sonucu kaliteli sanır. Kitabın bir başka özelliği, kitapta öne çıkarılan birçok alıntı ve güzel söz var. Bunlar okumayı kolaylaştırıyor ve keyifli hale getiriyor. Bazılarını sizlerle paylaşayım, muhakkak beğeneceksiniz:

• Gelecek, düşlerinin güzelliğine inananlarındır. (Eleanor Roosevelt)

• İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır. (Hz. Muhammed)

• Suçu cezalandırmayan, onu teşvik ediyor demektir. (Leonardo da Vinci)

• Dünyanın gelecekte nasıl olacağını hesaba katmadan doğru karar alamazsınız. (Isaac Asimov)

• Yaratıcılık, kendinize hata yapma özgürlüğü tanımanızdır. (Scott Adams)

• Sen sana ne sanırsan / Ayruğa da onu san / Dört kitabın manası budur / Eğer var ise.. (Yunus Emre)

Dr. Yılmaz Argüden zor bir konuyu herkesin anlayabileceği bir model haline getirmiş. Ben kendisine çok teşekkür ediyorum. Umarım millet olarak bir araya gelir, toparlanır ve ortaklaşa tespit edeceğimiz gelecek tasavvurumuz ile sahip olacağımız bir vizyonla gelecekte başarıdan başarıya koşarız.

YORUM YAZIN