Geçen Pazar hanımla Beyoğlu’na çıktık. Eskiden, tramvayın kırmızı olanına ‘birinci mevki’ imiş, genellikle boş gidermiş. Komşumuz Mazhar Hoca derdi ki, ‘parası olanlar birinci mevki binmeli ki zenginlikleri ekonomiye katkı sağlasın.’ Fakat bedava bile olsa asılıp gitmek bizim milletin şiarı… İş bankası eski Beyoğlu şubesini restore etmiş, ‘rhm’* olmuş. Goyalayayım dedim; arkadaşlarım resimleri görmek bile yeterli demişlerdi. Bildiğimiz, tanıdık resimleri görmek, onların karşınızda durduğunu, bir müzede yer bulduğunu görmek hakikaten güzel bir duygu.
Kalabalıktı, 20 dakika ayazda sıra bekledikten sonra içeri girebildik. Her yaştan ziyaretçi vardı. Kuyrukta en yaşlı olan bendim, gençler çoğunluktaydı, bu sevindirici bir haber. İçeride izdiham vardı ama neyse ki bina güzel ve sıcaktı. İlk iki katı paltomla gezdim. Sonra paltomu çıkardığımda güvenlik ilginç bir uyarı yaptı; ya paltomu girişteki vestiyere bırakacaktım ya da bir kabadayı gibi omuzlarıma alacaktım, çünkü elde palto tutmak müzede yasakmış. Acaba paltonun içine bir eser mi sıkıştıracağımı düşündüler diye geçirdim aklımdan, ama yok, kolumdaki paltoyu eserlere çarpabilirim diye düşünmüşler. Cevaben ‘benim yaşımdakileri alırsanız müzeye, maazallah başı döner düşer bir eserin üzerine, nasıl tazmin ederiz’ diye bir espri yaptım ama tabii ki anlaşılmadı. Garip ülkeyiz vesselam, bu yaşa gelmişiz hala ilkokul çocuğu gibi terbiye ediliyoruz. Ama biliyorum, şikayet etmeye hakkım yok zaten, çünkü gezmesi bedava.
İş Bankası’na teşekkür ediyorum böylesine bir kamu hizmeti sunduğu için. Sergileme tekniği enteresandı, İstanbul’un bölgelerine göre eserleri asarak adeta ‘Eski İstanbul’ turu yapmışsınız gibi hissettiriyorlar. Bence sadece eski ile bugünü mukayese bile fevkalade bir imkan… Mesela eski İstanbul’a baktığınızda, Gülhane Sarayı duvarlarının dibinde, Anadolu Hisarı’nda kale bedeninde simbiyoz yaşayan ‘gecekondu’ köşkler görüyorum. Herhalde bu ruhumuzda varmış…
Size fotoğraflardan bir seçki sunuyorum. rhm’de pek eski olmayan Türk resim tarihinden örnekler gördük. Malum, Osmanlı zamanında Avrupa’ya talebe gönderip oradaki meşhur eserleri kopyalayarak başlamıştı. Örneklerini daha önce Mimar Sinan GSÜ Resim Heykel Müzesi’nde görmüştük. İlginizi çekerse bir goyamda detaylı anlatmıştım; https://muratulker.com/y/turkiye-cumhuriyetinin-ilk-sanat-muzesine-goya
(*)rhm: Resim Heykel Müzesi