Yurt dışında depreme dayanıklı bina inşa yöntemleri duyuyoruz. Bunların yanı sıra ülkemizde de sevindirici ve bir o kadar da ilginç uygulama haberleri geliyor.
Habere konu olan çalışmanın adını hemen baştan söyleyivereyim; KARBON FİBER!
ODTÜ’den Prof. Dr. Güney Özcebe liderliğindeki grup, bir yüksek lisans tezinde önerilen ‘karbon fiber’ yöntemini 2008 yılında Antakya’da, 9 katlı, “normal şartlarda göçme arifesine gelmiş” bir binaya uygulamışlar.
Binayı yıkmadan hatta bina sakinlerini çıkarmadan binanın tüm kolon ve duvarları karbon fiberlerle güçlendirilmiş. Duvarlara boya yapar gibi yapıştırılan karbon fiber (lifli karbon polimer) tabakaları sayesinde tüm duvarlar taşıyıcı işlevi kazanmış. Bu yöntemin uygulandığı Antakya’daki 45 yıllık, çok katlı bu binaya son deprem felaketinde hiçbir şey olmamış ve binanın içindeki bütün insanlar kurtulmuş.
Bilime, işin uzmanlarına, başarılı, işe yarar uygulamalara dikkat kesilmemiz gerekiyor. Bu tür kıymetli bilgilerin artması, uygulanması hepimiz için çok önemli. Zira bu deprem işi ciddi, hem de çok ciddi!
Ben derim ki öncelikle maruz kaldığımız, insanlarımızın yaralandığı, öldüğü bu afetin yaralarını sarmalıyız ve sonra tekrarı muhakkak olan bu afete tam bir seferberlik ilan edip elbirliğiyle hazırlanmalıyız. İstanbul depremi kaçınılmaz diyor bilim; biz inanıyoruz ki Rabbimizin takdiri akla ve bilime aykırı olamaz. “Oğlum gücünün bittiği yerde kaderin başlar” derdi babam.
Şimdi soralım kendimize, yuvamız, işyerimiz ne kadar sağlam, yani depreme dayanıklı; sevdiklerimizin, akrabalarımızın bu olası afette halleri nice olacaktır?
Depreme hazırlıklı mıyız; deprem anı ve sonrası için planımız nedir, hazırlığımız var mı?
Bu sorulara cevaplarımız çok önemli, hazırsak veya imkanımız eksikse imece usulü bir yardımlaşma başlatmalıyız. Burada devletin gücünün yanında STKlara da iş düşüyor.
Yok cevaplarımız yoksa veya bilmiyorsak kendimizi eğitmemiz şart!
Aksi takdirde kaderimizin kötü olacağı büyük ihtimaldir ve mesul olacağız. Ya bu dünyada kanuni yaptırıma ve öbür dünyada hesaba maruz kalacağız; ayrıca vicdan azabı da var!
Ben benim, sizin gibi vatandaşlar açısından konuya baktım.
Şimdi arzu ederim ki, kanun koyucular, merkezi/yerel kamu idaresi ve yerel yönetimler her işi bir kenara koyup ivedilikle bu konuyu gündeme alıp yapacaklarını ve süre/zamanını halkımıza açıklasınlar.
Çünkü bin yıldır yurt bellediğimiz Anadolu’da halen imarsız şehirlerimizde, yıkılan yerleri aynı şekilde imar edip yeni afetlere gebeyiz…
Çünkü aynı şeylerin tekrarında aynı sonuçlar kaçınılmazdır.
İncelemek isterseniz ilgili haber linklerini aşağıda, söz konusu tezi ise ekte paylaşıyorum.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/universite-hocasini-aglatan-video-2053385