GOYA OFİSTE OLUR MU?
Geçtiğimiz haftalarda New York Godiva ofis ziyaretimde genç çalışanlarımızdan bir ekiple öğlen yemeği yedik ve sohbet ettik. Gençlerle bir arada olmayı bilhassa önemsiyorum, bu benim yıllardır biriktirdiğim deneyimleri onlara aktarmam için bir fırsat, ben de bu esnada onların yeni ve taze bilgilerle dolu dimağlarından çok faydalanıyorum. Bizim kurum kültürümüzde de süregelen bir durum aslında bu, mesela reverse mentoring programımız çerçevesinde yeni mezun arkadaşlar, biz uzun yıllardır yönetici olanlarla birlikte çalışarak tersine mentorluk yaparlar. Velhasıl gençlerin sesine kulak vermek her daim heyecanlı ve besleyici oluyor. Sosyal medya da bunun için güzel bir araç. Şimdi gelelim bu yemekli buluşmaya, önce onlar sordular ben cevapladım, sonra ben de onlara ev ödevi olarak sorular yönlendirdim, üzerinde düşünüp benimle paylaştılar yanıtlarını. Bunun bir diğer güzel yanı da farklı kültürlerden, ülkelerden gelen genç iş arkadaşlarımın olaylara nasıl baktığını görmek oldu benim için. Bu “şirket içi goya’da” neler konuştuk derseniz detayı yazıda 😊
Genç çalışma arkadaşlarımla Godiva New York ofiste bir araya geldik. İçeride bir duyuru paylaşıldı, benimle buluşmak isteyen 7 genç arkadaşımla ve Godiva CEO’muz Nurtaç Ziyal Afridi Hanımla hep birlikte yemek yedik ve karşılıklı sohbet ettik. Önce onlar bana sorularını sordular, sonra da ben onlara…
Sürdürülebilirlik
Onların bana ilk sorusu “sürdürülebilirlik hakkında ve bunun çikolata sektöründeki rolüyle ilgili neler düşündüğüm” oldu. Ben de onlara daha sürdürülebilir bir iş kurmanın tedarikten, üretime ve paketlemeye kadar sürecin tüm noktalarında hiçbir şeyin boşa harcanmamasına, israf etmemeye bağlı olduğunu söyledim. Nihai olarak sıfır atık elde eden bir şirket, topluma ve dünyaya fayda sağlayan bir şirkettir ve yıllardır Yıldız Holding’de temel hedefimiz de bu. Daha az israf aynı zamanda daha az para israfı anlamına gelir ve sonuç olarak karlı olmak sorumlu her bireyin ve kurumun/işletmenin hedefidir, bütünün yararınadır.
Dünyadaki trende baktığımızda da tüm işletmelerin daha sürdürülebilir operasyonlar oluşturmaya çalıştığını ve bu nedenle de rakiplerini izlemenin, takip etmenin öneminden bahsettim. Kendi iş alanımızdaki diğer firmaların yaptıklarını izlemek ve işimizle ilgili tüm teknolojik gelişmeleri takip ediyor olmak süreçleri mükemmelleştirmek ve müşterilerimize sunduklarımızı artırmak adına oldukça kritik.
Değişim
Son birkaç yılda, Godiva perakende odaklı olmaktan, çok kanallı dağıtım ve satış sürecine geçiyor. “Değişim” sizin için ne ifade ediyor?
Değişim kaçınılmaz, şirketlerin ve insanların hiç değişmemesi aslında bir sorun olduğunun işaretidir. Değişimin sürekliliğini kabul etmek ve hem iyi hem kötü yönde olabilecek değişimleri öngörmek geleceğe dair hazırlıklı olmak açısından da oldukça kritik. Yani değişim biz insanlar, iş hayatı ve dünya için yadsınamaz bir gerçek, bizlere düşen de bu değişimleri olabildiğince öngörmek ve buna hazırlanmak. Unutmayalım ki şans bile hazır olana gelir.
Dünyada gezmeyi en sevdiğin yer neresi?
İstanbul, yani doğup büyüdüğüm ve yaşadığım bu güzel şehre dönüşümü her seyahatte dört gözle beklerim. Dünyayı gezdim diyebilirim, iş ve seyahat amaçlı hayatım boyunca o kadar çok yer görme şansım oldu ki… Geldiğim noktada şunu diyorum, ev dediğin yere dönmekten daha tatmin edici bir şey yok…
Kariyerine yeni başlayanlara tavsiyeleriniz neler?
Gençken, babamla uzun yıllar çalışma şansına eriştim, onun bana çok faydalı gelen bir öğüdünü paylaşabilirim. Çok uzun saatler çalışırdık ve ben yorulduğumda babam Sabri Bey bana “yorulduğun zaman başka bir işe geçerek dinlen, sonra tekrar yaptığın işe dönersin” derdi. Gerçekten de bunun doğru olduğunu deneyimledim.
Artık hayatımı devam ettirmek için çalışmak zorunda olmasam dahi “işkolik” olmanın yani sürekli yapacak yeni bir projenin ya da ilgi alanının var olmasının insanın kendinin ve işinin daha iyi versiyonuna ulaşması için önemli olduğu dersini de hayat bana öğretti. Mükemmelliğe ulaşmak tek seferlik bir hedef değil, bu sürekli bir iyileştirme sürecidir aslında. Gerçek kariyer başarısı her gün aynı motivasyonla çalışmakla olacak bir şeydir ama sanki söylemesi yapmasından daha kolay!
Başarılı bir pazarlama kampanyasını kolayca tanımlayabilir misiniz?
Yıllar önce şirketlerimizden birinde bana bir pazarlama kampanyası sunuldu ve açıkçası hiç emin olamadım. Sonra reklam yayınlandı ve arkadaşlarım bana sonuçları gösterdi; kampanya çok ses getirmiş, çok güzel sonuçları olmuştu. O günden beri pazarlamada görevli yaratıcı iş arkadaşlarıma güvenmeyi seçiyorum.
Beyaz alanları (White spaces) belirlemek hakkında ne düşünüyorsunuz?
Açıklamak gerekirse beyaz alan, rekabetin olmadığı alanlar ve şirketler için bir seçenek olarak bile düşünülmemiş ürünler için yaratıcı bir söylemdir. Beyaz alanları keşfetmek cazip gelse de bu alanlarda başarmak istediğiniz şey için net bir niyetiniz ve hedefiniz olmadan bunu yapmaya çalışmak bir tuzak olabilir. Yani, beyaz olmayan alanlardaki boşlukları tamamen kontrol altına aldığınızda, beyaz alanları keşfetmenin zamanı gelmiştir.
NFT’lerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
NFT’leri ben de hala araştırıyorum açıkçası ve tam anlayana kadar benim için bir bekleme alanı. Dijital eseri tablo gibi asabiliriz ama fişe takmanız gerekir ve o monitörde haberleri izleyemezsiniz.
Bisküvi mi yoksa çikolata mı yapmayı tercih edersiniz? Hangisi sizin için daha ilginç?
Çikolata neredeyse bilime dayandırabildiğimiz bir şeydir. Ancak bisküvileri hazırlarken, pişirirken ve paketlerken sahip olduğunuz sayısız değişken nedeniyle bisküvi yapmak bir nevi sanattır. Dünyanın o bölgesinde, o günkü gibi hava sıcaklığı, nem oranı nedir, fırında soğuk/sıcak noktalar var mı, un doğru öğütülüyor mu, bisküviler paketleme makinesinden doğru şekilde mi geçiyor? Bu kadar çok şeyin düşünülmesi gereken zanaat gerektiren bir süreç, sanırım bu yüzden bisküvi yapmak zoru başarmaktır, hala keyif aldığım bir şeydir.
İş hayatında geçirdiğiniz yıllar boyunca insanlar hakkında neler öğrendiniz?
Tavsiyem; “İnsanları olduğu gibi kabul edin”. İnsanları amaçlarınıza göre değiştirmeye çalışmak hiçbir zaman işe yaramaz. Bir diğer önerim de hobileri ve ilgi alanları olan insanlarla çalışmanızdır. İnsanları rahatsız eden bir role veya pozisyona uydurmak yerine onlar için neyin işe yaradığını bulmanız gerekir. #mutluetmutluol
Son soru da Nurtaç Hanım’a yöneltildi, benimle çalışmanın onun için keyifli yanları soruldu. Uzun yıllardır kendisiyle çalıştığımız için benim hakkımda fikir sahibi olmak adına siz de bilmek isteyebilirsiniz.
İnsanın kendiyle ilgili söylenenleri aktarması garip geliyor. Bu kısmı doğrudan toplantı notlarından paylaşıyorum.
“Murat Bey ile yaptığım çalışmalarda en çok dikkatimi çeken şeylerden biri, yürüttüğü işlerin her yönünü keskin bir şekilde kavramasıdır. Murat Bey söz konusu olduğunda üretimden paketlemeye, tedarik zincirinden müşteri ilişkilerine kadar tüm süreçlerde üstünkörü katılım diye bir şey yoktur. Murat Bey’le ilgili en saygı duyduğum şeylerden biri de karar mekanizmasının en tepesinde olmasına rağmen işinin tüm ayrıntılarıyla tek tek ilgilenir ve hakimdir. Ayrıca, ticari yeteneklerinin yanı sıra hem işine hem de dünyaya fayda sağlayacak doğru seçimleri yapmasına izin veren etik ve ahlaki bir dünya görüşüne sahiptir.
Yılların başarısına ve küresel tanınırlığına rağmen, Murat Bey sürekli olarak kendini geliştirmek için çabalar, her zaman güncel olayları öğrenmek veya düşünmek için zaman bulur ve kendini, çalışanlarını, arkadaşlarını ve ailesini hangi alanlarda eğitmesi gerekebileceğini takip eder. Bu onunla çalışan herkes için de bir şanstır. Blogu ve aktif kullandığı LinkedIn hesabı aracılığıyla karar verme sürecini yaratıcı bir şekilde yansıtmak için bile zaman buluyor ve her zaman daha büyük resme bakmaya özen gösterirken aynı zamanda günlük meselelerle de ilgileniyor. İşte çok fazla zaman geçirirken aynı zamanda sevdikleriyle, ekibiyle zaman geçirmenin bir yolunu buluyor. Bunun yanı sıra kişisel hobilerine zaman ayırır. Onunla çalışmaktan çok şey öğrendim. Murat Bey’le çalışmanın ve onun liderliğini görmenin bana verdiği ilham benim bir lider olarak gelişimim için çok önemli katkılar sağladı bana.
Ben de tüm bu sohbetin ardından o gün masada olan arkadaşlarıma 4 soru yönelttim, buradan sizlere de sormuş olayım. Yanıtlamak isterseniz e-posta ile yanıt verebilirsiniz, mutlaka okuyacağım hepsini. Çalışma arkadaşlarımın bana verdiği yanıtların bir kısmını sizlerle paylaşacağım çünkü gençlerin bakış açılarına, genel olarak iş yaşamına ve bizlerin çalışma prensiplerine dair güzel bilgiler var içerisinde.
- Neden bu masadasınız?
İlk okuduğum yanıtta bu yemeğe katılmasıyla ilgili iç paydaşlarımız, iş ortaklarımız ve basınla ilişkiler konusunda kendisinin ihtiyacı olabilecek bilgiler edindiğinden bahsediliyordu. Bu aslında her bir çalışanın çalıştığı kurumun aynı zamanda bir elçisi olduğu sorumluluk bilincinin gençlerde bu kadar erken oluşmasına dair güzel bir örnek. Ne güzel anlamış derken gelen yanıtların hepsinde bunu gördüm ve çok hoşuma gitti. Üstelik markamızı bu kadar kısa sürede böylesine sahiplenmiş olmaları da beni bir işveren olarak çok mutlu etti, demek mutluetmutluol konusunda doğru şeyler yapıyoruz. 😊 Keza bir diğer arkadaşımız ekipte bir seneden az bir süredir yer aldığını ama şimdiden bu süreçte şirketin tüm yöneticileriyle bire bir çalışma olanağı bulduğunu, kendini çok desteklenmiş hissettiğinden bahsetmiş. Yatay ve eşitlikçi iletişimin yine verilen her yanıtta olması yaptıklarımızın içime sinmesine katkıda bulundu açıkçası. Gençler için her seviyeden yöneticilerle iletişim halinde olmanın normalleşmiş olması ve Godiva’nın hikayesine, önümüzdeki dönem planlarına bu denli sahip çıkmaları beni etkiledi.
- Hayattaki amacınız nedir?
Genel olarak mutlu olmak istiyorlar, belki de o yüzden temel argümanı mutluluk dağıtmak olan bir holdingin bünyesinde yer alan bir şirketimizi seçtiler kim bilir… Hoşuma giden bir diğer şey de hayatın tümünün aslında bir yolculuk olduğunu içlerine sindirmiş olmaları oldu. Hepsi deneyim edinmekten, sürekli öğrenmeye devam etme isteklerinden bahsetmişler, ne hoş…
Bir diğer ilgimi çeken nokta ise farklı kültürlerin yansımalarını takip etmek oldu; Müslüman bir genç çalışma arkadaşım İslamın onun hayatındaki yerinden bahsederken Hindistanlı bir arkadaşım karmadan, hayatın ona verdiklerini topluma geri verebilme arzusundan bahsetmiş. -Yani şirket içinde de çeşit çeşit renkleri olan kocaman bir aileyiz. 😊
- Beş yıllık planınız nedir?
Hepsi idealist, heyecanlı ve motivasyonu yüksek gençler. Yemekte onlarla sohbet ederken gözlerindeki o kıvılcımı görmek güzeldi, yanıtlarını okumak da…
Uzun vadeli ve fayda gözeten hedefleri var! Godiva’nın karbon ayak izini azaltmaktan, israfı azaltma hedeflerinden, Godiva’nın 100. Yaş kutlamaları için şimdiden kurguladıkları iletişim planlarına kadar birçok şey okudum.
- Bizim icadımız Akrostişler hakkında ne düşünüyorsunuz? GOYA; GOAL21, MOVERS, GOLDPLAN size neler söylüyor?
Arkadaşlardan biri bunu öğrenciyken hayatını kolaylaştıran matematik formüllerini ezberleme yöntemine benzetmiş. Aslında gerçekten bir kurumun DNA’sını, hedeflerini veren kapsül bilgiler bu kısaltmalar. Böyle bakınca bizim için; gezip görmeyi, yerinde durmamayı, keşfetmeyi önceliklendirdiğimizi, 1. olmayı, olamıyorsa en azından 2. olmayı hedeflediğimizi, üçüncülüğü ise kabul etmediğimizi açıkça söylüyor bu kısaltmalar…
Zaten diğer bir çalışma arkadaşım da bu kısaltmaları şeffaf iletişim ve açık hedeflerin bir parçası olarak çok sevdiğinden bahsetmiş. 😊 Hedeflerin ve yöntemlerin açık ve net ifade edilmesi başarı için de vazgeçilmezdir.
Son Soru
Aslında 4 soru sormuştuk ama bir arkadaşım bir ekleme yapmış ve bu öğlen yemeğinden ona kalanın ne olduğunu söylemiş; “İşkolik olun” ve “insanları olduğu gibi kabul edin” demiş. Bana kalan ne oldu derseniz genç çalışma arkadaşlarımla geçirdiğim bu sürede benim iş heyecanımın ve motivasyonumun burada bizim heyecanımız ve motivasyonumuz haline geldiğini gördüm. Farklı kültürler, farklı bakış açıları ve ortak hedefler doğrultusunda bir araya gelerek ortaya çok renkli ve kendine has uyumu olan bir yapı ortaya çıkarmışız. Aldığımız sonuçlar hep böyle güzel olsun inşallah.
Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez.