Minyatür 2.0’da özgünlüğün aksine hiciv ve protest ile örülmüş eserler ve sizi düşünmeye sevk ediyor. Altta, yazımda sergi hakkında arkadaşım İbrahim beye verdiğim bir mülakatı bulacaksınız (**).
MURAT ÜLKER İLE ‘GÜNCEL SANATTA MİNYATÜR’ SERGİSİ ÜZERİNE …
Pera Müzesi geçtiğimiz altı ay boyunca naif bir sergiye ev sahipliği yaptı: ‘Minyatür 2.0. Güncel Sanatta Minyatür’. 11 Ağustos-24 Ocak tarihleri arasında sanatseverlerin irfanına arz edilen serginin odağında minyatür sanatının güncel yorumları vardı.
Ülkemiz sanatçılarının yanı sıra İran, Pakistan, Suudi Arabistan ve Azerbaycan’dan 14 nakkaşın eserlerini bir araya getiren sergide minyatürün sadece tarihsel bir form olarak değil, nakış sanatının teorik potansiyelini vurgulamayı amaçlayan güncel sanat pratiği de gözler önüne serildi. Sergide eserleri yer alan sanatkârlar heykelden videoya, fotoğraftan yerleştirmeye kadar minyatürü asırlar boyunca sahifelerini şenlendirdiği kitap formundan çıkartıp yeni boyutlara taşıdı. Böylelikle günümüz dünyasında minyatürün nasıl yaşayabileceğine dair sorulara sanatın evrensel lisanıyla cevaplar arandı.
Şu iki cümle, Azra Tüzünoğlu ve Gülce Özkara’nın hazırladığı serginin misyonunu özetler mahiyette: “Yüzyıllar önce formüle edildiği bağlamın ötesinde hem biçim hem içerik olarak farklılaşan güncel minyatür, sömürgecilik, oryantalizm, ekonomik eşitsizlik, toplumsal cinsiyet, kimlik politikaları, ayrımcılık, toplumsal şiddet, zorunlu göç, temsiliyet gibi konulara odaklanıyor. Sergi, sanatçıların tarihsel minyatüre farklı yaklaşımlarını vurgularken aynı zamanda ortaklaştıkları prensipleri açığa çıkarmayı hedefliyor.”
Hamra Abbas, Rashad Alakbarov, Halil Altındere, Dana Awartani, Fereydoun Ave, CANAN, Noor Ali Chagani, Cansu Çakar, Hayv Kahraman, Imran Qureshi, Nilima Sheikh, Shahpour Pouyan, Shahzia Sikander ve Saira Wasim’in çalışmalarının yer aldığı serginin ziyaretçilerinden, iş adamı Murat Ülker ile öznesinde ‘Minyatür 2.0. Güncel Sanatta Minyatür’ olan bir e-söyleşi gerçekleştirdik.
MURAT ÜLKER: MİNYATÜR 2.0. GEZDİĞİM EN ŞAŞIRTICI SERGİLERDEN BİRİDİR.
Murat Bey, öncelikle yoğun gündeminiz arasında bizlere mülakat için zaman ayırdığınız için teşekkür ediyorum. ‘Sergiyi hangi saiklerle gezdiniz? Nasıl buldunuz’la başlayalım dilerseniz hasbihalimize…
Rica ederim, zevkle… Bu sergiyi gezerken içim iyimserlikle doldu. Geleneksel sanatlarımızdan nakışın, yani minyatürün gençleşerek geri geldiğine şahit oldum. Güncel sanatın en iyi tarafı ifade biçimlerini kısıtlamıyor olması. Bu gibi sergiler hem geleneksel sanatlarla uğraşanlara hem de güncel sanat yapanlara çeşitli şekillerde sesleniyor. Sergi, günümüzde tarihi nasıl okuyabileceğimize ve tarihin ne gibi metotlarla yeniden yazılacağına dair dramatik ve hicivli mesajlarla dolu. Sınırları her geçen gün farklı paradigmalarla tanımlanan devingen günümüz dünyasında kültür sanat insanlarının otantik olmaktan ve otantik kalmaktan taviz vermemelerine çok şey borçluyuz. Bu şekilde “kendimiz” gibi nefes alıp veriyoruz, “bu hürriyet eşliğinde” zamanı hem çizgisel hem de döngüsel anlamlarıyla okuyabiliyoruz.
Güncel sanat beni sanatçıların zihninde bir yolculuk yapmaya, onların hayal dünyalarında dolaşmaya, sanatçı gibi düşünmeye davet etmiştir hep. Bu sergiyi gezerken ise salt düşünmenin veya çizilen haritanın üzerinde yürümenin bir adım ötesinde sanatçıların gördüğü rüyalara tanık olduğumu hissettim. Mesela minyatürlerde, drone’lar ve akıllı telefon kullanan insan figürleri gördüm. Bu bağlamda “Minyatür 2.0” adlı sergiyi gezdiğim en şaşırtıcı sergiler arasında anılarıma kaydedeceğim şüphesiz.
“BEKLENTİLERİMİN DE ÖTESİNDE İYİ BİR SERGİYDİ.”
Sergi beklentilerinizi ne kadar karşıladı?
Sergiye yüksek beklentilerle gitmiştim. Suna ve İnan Kıraç Vakfı, Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün kentimizin kültür sanat hayatına getirdiklerini hep merakla izliyorum. Beklentilerimin de ötesinde iyi bir sergiydi, sergide emeği geçen herkesi kutlamak lazım. Sergiyi gezerken hoş vakit geçirdim, gülümsedim, öğrendim ve hüzünlendim de fakat en önemlisi umutlandım… Bugünlerde zihnimizi bütünüyle fetheden salgın kaygısı en azından iki saatliğine bile olsa bu çok iyi hazırlanmış serginin dışında kaldı.
ÜLKER: MİNYATÜR SERGİDE ÇOK KATMANLI BİR İFADE BİÇİMİNE DÖNÜŞMÜŞ
‘Minyatür 2.0. Güncel Sanatta Minyatür’de neler gördünüz?
Sergi hem Türkiyeli hem de farklı milletlerden sanatçıların perspektifinden Minyatüre dair farklı bakış açılarıyla, inanılmaz bir üslup çeşitliliği, anlam ve kavram zenginliği sunuyor. Bana kalırsa Minyatür 2.0 Güncel Sanatta Minyatür sergisinde hem sanatçılar hem de küratör Azra Tüzünoğlu tarihi tersten okutmayı, ters yüz edip okutmayı, teleskopla geçmişe bakmayı, güldürmeyi, hüzünlendirmeyi, derinlemesine düşündürmeyi başarmışlar. Bu bağlamda minyatür çok katmanlı bir ifade biçimine dönüşmüş. Düşünün bir kitap sanatı, yerleştirmeden heykele, resimden videoya, sese, gölgeye dönüşmüş: Gidememiş olmak bir kayıp olarak görülmesin, aksine kaçırınca insan daha çok merak eder. Anlamaya çalışır. Hem zaten artık sergiler dijitale de taşındı. Gerçi aynı hissi vermiyor ama…
Naif sanat etkinliği getirdiği farklı bakış açılarıyla klasik sanata, sanatçıya, piyasalara, hemen her alanda düşünen ve üreten insanlara neler ilham ediyor?
Bu serginin arkasında büyük bir emek ve araştırma var. Nakkaşların isimleri güncel sanat yapanlarla yan yana yazılmış. İki ayrı disiplinden uygulamacılar pratiklerini birleştirerek çok şey anlatmış. Karşılıklı bir etkilenme ve etkileşim olmuş. Galiba bu bir başlangıç. Aktarılanı nasıl özümseyip dönüştüreceğimiz ise daha çok kişisel.
Her şeyden önce ne kadar çok eser görür ne kadar çok müze ve sergi gezer, okur ve sanatçıyla sohbet edersek o kadar çok eğitildiğimizi düşünürüm hep. Biz işi gereği her gün her şeyi aynen yapıp, biraz daha iyi yapmaya uğraşan insanlarız, alan dışı kendimizi beslediğimiz kanallar bizler için oldukça önemli. Bu sergide her bir sanatçının farklı yöntem ve yorumlarını keşfetmek, minyatürün sınırlarının nasıl genişleyebildiğine tanık olmak, bana çok iyi geldi.
MURAT ÜLKER: FARKLILIKLARI ANLAMAK VE BUNUN ÜZERİNE DÜŞÜNMEK BENİM İŞİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ. İŞİMİZİN ODAĞINA İNSANLARI MUTLU EDECEK ÜRÜNLER ÜRETMEYİ KOYDUK.
Çağdaş sanat eserlerine bakarken genelde hep sanatçının bunu yaparken ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlamaya çalışırım. Benden farklı düşündüğü aşikâr ama niye öyle düşünmüş, ne hissetmiş de bunları çizmiş…Farklılıkları anlamak ve bunun üstüne düşünmek benim işim için çok önemli, biz işimizin odağına insanları mutlu edecek ürünler üretmeyi koyduk, o nedenledir ki müşterilerime iyi hizmet verebilmek için insanın algılarının çeşitliliğini her daim hatırlamak benim için kıymetli.
Sergi, pandemi kıskacındaki insanlarımıza, sanatsevere, iş dünyasına ve dahi size sanat diliyle neler söylüyor?
Sergi, ezber bozanların, sürprizler ve bilinmezlerin ardından bize nasıl gizlice baktıklarını, kimi zaman güldürerek, kimi zaman da düşündürerek sunuyor. Fakat görmeye ve işitmeye meraklı olmak lazım. Merak öyle bir güç ki adaptasyonumuzu güçlendiriyor, bize bir adım ötesini sezme yetisi verebiliyor.
“SERGİ, HİÇBİRİ BİRBİRİNE BENZEMEZ İNSANLIK İÇİN MİNİ BİR KOSMOS OLUŞTURMUŞ.”
Tek bir sanat türünün kökünden çıkan ve hiçbiri birbirine benzemeyen bu eserler aynı ekol içinde bize farklılıkları bir ziyafet şeklinde sunuyor. Kimi mana arayışına girmiş, kimi bir form olarak bu sanatı kullanmış. Aynı şeyi çok farklı form ve materyallerle ele almışlar. Hiçbiri birbirine benzemez insanlık için aslında bir mini kozmos oluşturmuş sanki bu sergi.
“İŞ HAYATI SÜREKLİ EĞİTİM HALİ İÇİNDE OLMAYI GEREKTİRİR.”
İş dünyasına gelince, iş hayatı sürekli bir eğitim hali içinde olmayı gerektirir. Ben de sürekli eğitimler alıyorum, gençleri takip ediyorum çünkü zaman gitgide hızlanıyor, dünyayı anlayabilmek için değişimi sürekli takip ediyor, düşünüyor olmak gerekli. Bu sergi de yüzyılların ötesinden, günümüz dünyasına minyatürü ikamet ettiği kitaplardan boyutlandırarak çıkarmış ve bu tezat ile bizleri hem keyifli bir hayrete düşürüyor ve düşünmeye sevk ediyor. Böyle güzel şaşkınlıklara her daim ihtiyacımız var.
Ayrıca sergi içeriği dolayısıyla farklı kültürel anlamlar üstüne düşünmek için iyi bir zemin sağlıyor. Sergiyi gezerken, hayatımızla olan paralelliğini düşündüm; “önceki kuşaktan alıp, ileriye, gelecek kuşağa emanet ettiğimiz işimizde, çok farklı kültürlerden, coğrafyalardan çalışma arkadaşlarımızın oluşu ve sonuçta hep beraber kotarılan birbirinden güzel işlerin çıkması’” gibi…
MURAT ÜLKER: SANAT BİR ARAYIŞ…
Bu bağlamda sergi sizin hissenize, hayal ve his dünyanıza neler kattı?
Sanat bir arayış, hayatın kendisi aslında; gördüğünüz, düşündüğünüz, hissettiğiniz her anında kendinize dair de bir şeyler fark ediyorsunuz. Bu sergide ise; minyatür sanatı merceğinden bir bilim kurgu filmi ile doküdrama arası bir şey görmüş gibi oldum. Bir şeyi görmüş “gibi olmanın” verdiği hissi bilirsiniz…
Son olarak sergiye dair neler söylemek istersiniz?
Benim açımdan gayet başarılı, beklenmedik sürprizlerle dolu, hoştu. Bu sergiyi gezmek için artık geç ama genel olarak herkese önerim sanata zaman ayırmaktan vazgeçmemeleri. Hepimizin biraz ironiye, düşünmeye, mizaha ve umuda ihtiyacı var. Pandemi nedeniyle evlerinden çıkmayı tercih etmiyorlarsa dahi online olarak birçok müze artık çevrim içi!
İlginiz için teşekkür ediyorum.
Vesselam.
İbrahim Ethem Gören 28.01.2021
(*) https://www.peramuzesi.org.tr/pera-ogrenme/atolye/minyatur-2-0-guncel-sanatta-minyatur-cevrimici-sergi-turu/4092
(**) https://www.kuveytturkozel.com.tr/hizmetlerimiz/kultur-sanat-hizmetleri/mekanlar-sergiler/murat-ulker-ile-guncel-sanatta-minyatur-sergisi-uzerine-.3233.aspx