TÜCCAR, SANAYİCİ, RANTİYE, HANGİSİ?
Bugün vatansever bir müteşebbis, arkadaşım Murat Yasa Bey’in yeni çıkardığı “Kırmızı Tuğlalar” isimli kitabından ve onun hikayesinden bahsedeceğim. Murat Yasa üretime ve inovasyona gönül vermiş bir sanayicimizdir. Kurucusu olduğu AROMSA, artık sadece ihracat yapan değil, yurtdışında da üreten bir şirket olmuştur. Bizim yaşamımızı da içeren sürede yeni neslin nasıl çalışma hayatına atıldığını, iş ortamını ve girişimciliğin ne şekilde sanayiciliğe dönüştüğünü anlatmış Murat Yasa bey. Asla taviz vermediği şeyler de var. Kitabıyla ilgili verdiği bir röportajda da şöyle demiş:
“Bu kitabı yazmaktaki amacım en başında; kızlarım, torunlarım ve eşim için ailemin tarihini, arşivdeki fotoğraflarla birleştirip, kalıcı bir anıya dönüştürmekti. Bir Büyükada yaz akşamında, yakın dostlarımız Ataol Behramoğlu, Orhan Bursalı, Özlem Yüzak ve Hülya Behramoğlu, anılarımı paylaşmam ve gençlere yol göstermem amacıyla hayatımı yazmam konusunda beni yüreklendirdiler. Aromsa şirketi 1982 yılında arkadaşımdan borç aldığım bir sermaye ile kuruldu. 41 yıldır her sabah saat 06:30 da aynı coşku ile geldiğim tek kişilik firma bugün 450 kişilik global bir firmaya dönüştü. Bu uzun yolculuğumu anlatmak, karşıma çıkan engelleri nasıl aştığımı paylaşmak istedim. Aromsa’nın 41. kuruluş yıldönümü olan 2 Şubat 2023’te, Cumhuriyetimizin ise 100. yılında çıkan kitabımdaki hikâyem, umarım her şeyimi borçlu olduğum ülkemin gençlerine faydalı bir kaynak olur.” (*)
Bir pazar günü her zaman yaptığım öğleden sonra okumalarımdan birinde detaylı anlattığı yaşam öyküsünü okudum, faydalandım. Tavsiye ediyorum. Buyurun tadımlık olarak kitaptan seçtiklerime..
Murat Yasa Kırmızı Tuğlalar (*) kitabında söze şöyle başlıyor: “Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatlerinin ve dürüstlüğün her şeyden önde geldiği düşünce tarzının her daim vurgulandığı bir aile ortamında büyüdüm. İş hayatımda ve insan ilişkilerimde belirleyici oldu.” Daha sonra nasıl zorluklarla dolu bir hayattan başarılarla dolu bir iş yaşamına ulaştığını tarihsel bir süreçte anlatıyor (Buradan sonra “ ” içinde siyah büyük harflerle yazılmış yazılar benim yorumlarım, okurken bu noktaya dikkat edelim) :
Sedat ve Murat Yasa Kardeşlerin Ticaret Hayatına Atılmaları
1965 yılıydı, aile kırmızı tuğlalı evin masraflarını karşılayamadığı için yıkım kararını almıştı.
İşte bu karar kardeşimin ve benim hayattaki ilk ticari teşebbüsümüze de kapı açtı. Bahçenin tamamı, uçları kurşunla kaplı demir parmaklıklarla çevriliydi. Bir gün kardeşimin parmaklıkların ucundaki kurşunları söktüğünü ve belli aralıklarla eskiciye sattığını gördüm. Ben de bahçenin öbür ucundan başlayıp söküm işine giriştim. Kardeşim rekabette öne çıkmak için bir arkadaşına para veriyor, söküme iki kişi devam ediyorlardı. Tabii ben de aynı yönteme başvurdum. Bir ara ben babamın bisikletini aldım. Bisiklete binmeyi öğrendikten sonra, mahallede oturan çocuklara saat hesabına göre bisiklet kiralamaya başlamıştık.
“İŞTE GENETİK GİRİŞİMCİLİK…”
Paskalya Tatilinde Gelen Haber ve Türkiye’de Üniversite Yaşamı
Şubat ayında London Imperial College ve Exeter Üniversitesi’nde mülakata gitmiş ve çok olumlu izlenimlerle dönmüştüm. Yıllık üniversite taksidi 10 bin pound’du. Babama da bunu mektupla bildirmiştim. Babam bana Muko derdi, söze yine öyle başladı: “Muko, benim o parayı vermem imkânsız, burada Kimya Fakültesi’nde de geç kaldığın için kimya mühendisliği kontenjanı dolu. Ama kimyagerlik okuyup üstüne de bir buçuk yıl fark dersleri alırsan, yüksek kimya mühendisi olabiliyorsun. Sen en iyisi Türkiye’ye dön” dedi. Buruk bir sevinçle “tamam” dedim.
Kimya Fakültesi Laleli’deydi. Üniversiteye başladığımın ilk iki yılında babamdan para istemeye utandığım için çoğu zaman Moda’dan Kadıköy’e yürür, vapurla Karaköy’e geçer, oradan da Laleli’ye yürürdüm. Öğlenleri de yemek yemezdim.
Daha sonra, Aromsa’yı kurmaya başladığım ilk iki yıl da verdiğim ders gelirleri ile geçindim. Sonuç olarak ders verdiğim 11 yıl boyunca toplamda 11 bin saat ders verdim.
“10 BİN SAAT KURALI BURADA DA GEÇERLİ OLMUŞ.BURAYA KADAR GÖRDÜĞÜM; HEDEF KOYMA, KANUNLARA SAYGI, GİRİŞİMCİLİK, VAZGEÇMEME, ÇARE ARAYARAK ENGELLERİ AŞMAK.”
İlk Evliliğim, İlk Kızım
Daha üniversitedeydim, 28 Aralık 1973 günüydü. Bağdat Caddesi’nde önümde 34 PC 144 plakalı turuncu bir Murat 124 vardı. Arabayı, çok uzun zamandır dikkatimi çeken, güzel bir kız kullanıyordu. Göztepe ışıklarındayken kırmızı yandı, araçla yan yana durduk, arabayı sağa park ettim, onun arabasının yanına gittim, ‘tanışabilir miyiz’ diye sordum. İlk eşim Müge ile böyle tanıştık.
“AŞK TESADÜFLERİ SEVER”
AMA FARKINDALIK VE ISRAR TESADÜFLERİ KABİL KILAR.”
Bizimgaz’da Tecrübe Kazanma
Üniversitede önce kimyagerlik bölümünü, daha sonra da kimya yüksek mühendisliği bölümünü bitirdim. Gıda proses makineleri üreticisi Société APV’ye staja gittim. APV bir İngiliz firmasıdır. Isı değiştiriciler, buharlaştırıcılar, püskürtmeli kurutucular satışı gibi her bölümünde çalışıyordum, aram herkesle iyiydi. Bir sürü yeni şey öğreniyordum, herkes bana bir şeyler öğretmeye çalışıyordu. Pilot tesislerde denemeler yapıyordum. Aromsa’daki pilot tesislerin bolluğu da o sonuçlardan edindiğim tecrübelerimin bana getirdiği bir kazançtır.
“İŞTE BİR İTİRAF! BEN DE İLK TECRÜBELERİMDEN BİRİ OLARAK MURAT KİMYA’YI KURMUŞTUM. LABORATUVARDA PİLOT TESİSLER KURUP ÇALIŞIRDIK. DAHA SONRA BU YAKLAŞIMI ŞEKER, SAKIZ, ÇİKOLATA, HATTA BİSKÜVİ KATEGORİLERİNDE PİLOT TESİSLER KURMSAKTA VE AR-GE ÇALIŞMALARINDA YOĞUN KULLANMIŞTIM. ARTIK ARKADAŞLARIM TÜRKİYE, İNGİLTERE VE AMERİKA’DAKİ AR-GE MERKEZLERİMİZDE BU GELENEĞİ DEVAM ETTİRİYORLAR.”
Bir Eleştiri
Kanımca İsviçreli Givaudan firmasının bugün aroma kategorisinde dünyanın en büyük firması olmasının arkasındaki başlıca neden, yaptığı şirket satın almalarında salt ciro büyütmekten ziyade, kendine teknolojik katkı yapacak firmaları seçmesidir.
Bugün halka açık şirket birleşme veya satın almalarının başlıca amacı ortaklarına kısa vadede daha yüksek kâr payı dağıtma arzusudur. Ama uzun vadede bu birleşmeler kalitede fedakârlığa ve hantallaşmaya yol açmaktadır. Başlangıçtaki süksesini kaybetmeye yüz tutan globalleşmenin bir eseri olan bu durumun zamanla yerini yeniden lokal üretimlerin önem kazanacağı şekillere bırakacağı inancındayım.
“YERİNDE BİR ELEŞTİRİ”
BİZ GRUP OLARAK DAİMA STRATEJİK KATEGORİLERE YATIRIM YAPARAK MARKA VE ŞİRKET SATIN ALMALARI YAPARIZ.”
Bir Fabrika Alımı…
2009 yılı sonuna yaklaşırken bir gün bir arkadaşım Simmen bana fabrikasını satmak istediğini söyledi, benim de tanıdığım bir sürü talip vardı ama bana “sen alırsan sana satarım” dedi. Kabul ettim ve fiyata hiç itiraz etmedim. 2 Şubat 2010 günü yanıma küçük kızım Ayşe’yi aldım ve satın alma anlaşmasını Köln’de noterde imzaladık.
Türkiye’nin son yıllardaki “yurtta kavga cihanda kavga” politikası yüzünden, ülkemize ambargo uygulayan ülkelere tüm sevkiyatları oradan yapıyoruz.
“İŞTE FIRSAT GELDİĞİNDE PAZARLIK YAPILMAZ”
BU PRENSİBE SADAKATİMİZLE ÖNCE GODİVA SONRA UNİTED BİSCUİTS ŞİRKET VE MARKALARINI ALDIK, GLOBAL OLDUK. BUGÜN SADECE ATIŞTIRMALIK KATEGORİSİ YATIRIMIMIZ ON MİLYAR AMERİKAN DOLAR TUTARINA ULAŞMIŞTIR.”
Deneyimsiz ama İsteklileri İşe Almak
İnsan yaş aldıkça bazı analizleri daha sağlıklı yapıyor. Türkiye’de genelde işe giren insanlarda hep tecrübe aranır, yani bir anlamda işin kolaycılığına kaçılır. Ben tam tersi düşüncedeyimdir. İşe alırken tecrübesiz, ama öğrenmeye ve çalışmaya istekli insanlarla başlarsanız ve onların gelişmeleri için önlerini açarsanız, şirket hafızası olan ve tecrübeyi sizinle birlikte çalışarak elde eden ve şirketten emekli olacak çalışma arkadaşları edinirsiniz. İşte ben uzun yıllar şirketteki çalışma arkadaşlarımın özellikle tecrübeli ve yetkin uzmanlarla çalışarak gelişmelerini önemser, onların hafızalarına, arşivlerden daha çok güvenirim. Aromsa’da personelin çalışma süreleri diğer şirketlere oranla daha yüksektir. 1990 yılında temelleri atılan Aromsa kalite kontrol laboratuvarlarında bugün 40’a yakın personel çalışmakta olup tüm çalışanlarımızın ortalama çalışma süresi 10 yıldır.
“MURAT YASA’NIN KALİTE KONTROLDE VE İŞE İNSAN ALMAKTA ÖLÇÜTÜ”
ÇALIŞANLARIMIZI İYİ TANIMAK İŞİN VE ONLARIN SELAMETİ İÇİN ŞARTTIR. ÇOK SAYIYA ULAŞAN YÖNETİCİLERİMİZ İÇİN ARTIK 360 DEĞERLENDİRME, OKR VE KPI SİSTEMLERİNİ KULLANIYORUZ.
MALUM KURAL, İŞE LAYIK İNSAN İSTİHDAM EDİLİR. AMA EN ÜST SEVİYELERDE İSE O NİTELİKTE BİR YÖNETİCİ BULAMAZ İSENİZ, O İŞE BAŞLAYAMAZSINIZ!”
İkinci Fabrika Ve Sektörün Yaşadığı Zorluklar
Yaşadığımız en büyük problemlerden biri de yetişmiş insan gücüyle ilgili; Türkiye’de 207 adet üniversite olmasıyla övünülüyor, öte yandan öğretimde niceliğin değil niteliğin önemi göz ardı ediliyor. Bugün her yıl okullardan 6 bine yakın gıda mühendisi mezun oluyor. Aromsa kriterlerine göre mezunlara bir sınav yapsam içlerinden 10 tanesinin bile bu sınavda başarılı olabileceğinden ve beklediğimiz şartlara uyacağından büyük şüphe duyuyorum.
Bugün önümüzdeki en büyük engellerden biri de dünyada emperyalizmin dayattığı globalleşmedir. Türkiye’de faaliyet gösteren tüm çokuluslu şirketler, ülkemizden sadece katma değer taşımayan su, şeker, un gibi ürünleri almakta, katma değerli ürünleriyse, fiyatlarımız ve kalitemiz en büyük rakiplerimizle farklı olmamasına, hatta daha uygun olmasına rağmen yurtdışından tedarik etmekteler. Yasa bu satırlarda ne demek istediğini kitapta verdiği eski yıllardan ve günümüzden birkaç örnekle açıklamış. Mutlaka okunmalı.
“TABİİ ÖNEMLİ OLAN BİZİM KATMA DEĞERLİ ÜRÜN KAPASİTEMİZ, AMA…”
Çevremdeki İnsanlar
Hayatta örnek aldığım bazı insanlar olmuştur. Geçenlerde geriye dönüp baktığımda bu insanların ortak paydalarının, son derece dürüst ve saf olmalarına karşın tongaya basmayacak kadar akıllı, konularında çok bilgili ve çalışmayı seven, açgözlü olmayan, kişisel menfaatlerden çok toplumu düşünmeleri olduğunu görüyorum. İnsan aklının belli bir kapasitesi vardır, bu potansiyelin kalitesi sayesindedir ki, alacağınız kararlar ve vizyonunuz isabetli olur. Aklınızın kalitesini de çevrenizdeki insanların kalitesi belirler. Burada kaliteli insan derken, saati marka, arabası lüks olan kişi anlaşılmamalıdır. Benim için kaliteli insan yukarıdaki satırlarda saydığım özelliklere sahip olandır. Tesadüf eseri çevremde o insanlardan çok oldu. Bugün benim ve Aromsa’nın geldiği noktada hepsinin büyük payı olmuştur. Bir ülkenin yabancı sermayeyle kalkınacağına hiç inanmadım, şimdi de inanmıyorum, diye yazmış Murat Yasa. Bence tevafuk eseri o insanlarla beraber olmuş, yani bilerek, isteyerek tercih etmiş.
“NETWORKİNG’İN GÜCÜ”
Her Bireyin Hakkına Saygı
Müşterilerimize karşı duyduğumuz bu hassasiyetin bir başka şeklini de şirketimiz çalışanları, çalıştıkları şirketin insan haklarına saygı duyan, çağdaş bir şirket olduğunu hissetsinler, şirketleriyle gurur duysunlar diye gerçekleştiriyoruz. Alanımızda yayımlanan tüm matbuatı takip ediyor, yeni çıkan yönetmelikleri, eğer gıda güvenliği için yeni ve olumlu bir adımsa, Türkiye’de zorunlu olsun veya olmasın kendimize kılavuz olarak alıyoruz.
Bizim için AB normlarına uymaktan ziyade, yukarıda bahsettiğim gibi, hiçbir ülke veya topluluk vatandaşı ayrımı yapmadan dünya vatandaşı her bireyin hakkına saygı duyarak sanayiye hizmet vermektir amacımız.
“SÖYLEMESİ KOLAY, YAPMASI ZOR! TEBRİK EDİYORUM.”
2009’da Babamı Kaybettim…
Hasta yatağında yatmasına rağmen babam benim arkamda bir güçtü. Kendimi büyük bir yükün altına girmiş hissediyordum. Ailenin en büyüğü bendim artık, şirketteki görevlerime bir de ailemin tüm sorumluluğu eklenmişti. Önemli olan, olası bir krizi öngörüp, ona göre tedbir almaktır. Kriz geldikten sonra dövünmek, cahil toplumların yazgısıdır.
Arkadaşlarıma hep söylediğim gibi bizim gerçek patronumuz olan müşterinin bizim ayağımıza gelmesini beklemek yerine bizim onun ayağına gitmemiz gerekliydi. Bunun pozitif sonuçları da yavaş yavaş kendini gösteriyor, kaliteli ürün ve servis dendiği zaman, gerek yerli gerekse yurtdışı müşterilerin aklına Aromsa da geliyordu.
“Mükemmellik ayrıntılarda gizlidir” özdeyişini kendime prensip edindiğim için bizi rakiplerimizden ayıran en büyük özelliğimiz ayrıntılara önem vermemizdi.
Aromsa’da kadın ve erkek çalışan sayısı daima eşit olmuştur. Çalışma şartlarında hiçbir zaman cinsiyet ayrımı yapılmamıştır. Bana göre kadınların duygusal zekâları, problemlere yaklaşımları ve çözüm üretmeleri pek çok zaman erkeklere göre daha gelişmiş oluyor.
“34 YILIN ÖZETİ: MÜKEMMELLİK AYRINTILARDA GİZLİ”
Obezite ve Halk Sağlığı İçin Sanayinin Aldığı Tedbirler:
Tedbirler alınırken amaçlanan, tüketicinin ürünlerdeki formül değişikliğinin, yani yağ, şeker ve tuz değişikliklerinin tat açısından farkına varmamasıdır. Tabii tüm bunlar obezitenin azaltılması için önemli adımlar gibi görünüyor.
Aromsa olarak, bu konuda bazı çalışmalar yaptık ve başarılı sonuçlar alıyoruz. Nedir bunlar?:
• Şeker tadını artırıcı aromalar
• MSG E621 ve tuz ikame edici aromalar
• Yağ tadını artırıcı aromalar gibi…
“GERÇEK SAMİMİ YAKLAŞIM, HALKIN BESLENME KONUSUNDA EĞİTİLMESİDİR. BU YÖNTEM, BİR SÜRÜ TEMELİ OLMAYAN YASAKLAMALARDAN DAHA ÇOK HALK SAĞLIĞINA YARARLI OLACAKTIR.”
Gıda Katkı Maddesi Nedir?
Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’ne göre gıda katkı maddesi besleyici değeri olsun veya olmasın, tek başına gıda olarak tüketilmeyen ve gıdanın karakteristik bileşeni olarak kullanılmayan, teknolojik bir amaç doğrultusunda üretim, muamele, işleme, hazırlama, ambalajlama, taşıma veya depolama aşamalarında gıdaya ilave edilmesi sonucu kendisinin ya da yan ürünlerinin, doğrudan ya da dolaylı olarak o gıdanın bileşeni olması beklenen maddelerdir.
E kodları, gıda katkı maddelerini tanımlamak ve herhangi bir karışıklığa yol açmamak için kullanılan Avrupa Birliği’ni simgeleyen E harfi ve sayılardan oluşan kodlardır. Avrupa Birliği tarafından her bir katkı maddesi için ayrıca belirlenir. E kodlu gıda katkı maddeleri ülkemizde de Avrupa Birliği’nde olduğu gibi, belirli gıda ürünlerinde, belirli miktarlarda sadece teknolojik ihtiyaç doğrultusunda yönetmeliklere uygun şekilde kullanılan, EFSA (European Food Safety Authority) gibi kuruluşlar tarafından onaylı ve kullanım limitleri uzun süren bilimsel araştırmalar neticesinde belirlenmiş bileşenlerdir. Belirlenen dozajlarda kullanıldığında sağlık açısından herhangi bir soruna neden olmamaktadır.
Gıdada kullanılan bir katkı maddesinin E kodu almış olması demek Avrupa Birliği, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi güvenlik testlerini geçmiş ve gıdada kullanımlarında bir sakınca olmayan katkı maddesi demektir. Bu konuyla ilgili herkesin Bilim Teknoloji dergisinin 27 Mayıs 2016 tarihli 9. sayısının ilgili sayfasına göz atmasında fayda vardır.
Aroma vericiler katkı maddesi olarak sınıflandırılmazlar. (buraya bu kaynağı koyamıyoruz çünkü abonelik gerektiriyor, başka bir kaynak bulacağım güvenilir).
“YANLIŞ BİLDİĞİMİZ DOĞRULAR HER YERDE”
Aroma Nedir ve Güvenilirliği Nedir?
Türk Gıda Kodeksi Aroma Vericiler ve Aroma Verme Özelliği Taşıyan Gıda Bileşenleri Yönetmeliği’ne göre, olduğu haliyle tüketilmesi amaçlanmayan, tat ve/veya koku vermek veya değiştirmek amacıyla gıdalara eklenen aroma verici maddeler, aroma verici preparatlar, ısıl işlem aroma vericileri, tütsü aroma vericileri, aroma öncülleri veya diğer aroma vericiler ya da bunların karışımlarından yapılan veya oluşan üründür. Aroma vericiler, son tüketici tarafından direkt olarak kullanılmaz.
Aromsa yönetimindeki arkadaşlarımla birlikte, milletçe tüm bu konularda yaşadığımız olumsuzlukların, şirkete ve çalışanlara asgari seviyede yansıması için elimizden geleni yaptık. Ancak maalesef toplumun büyük bir bölümünü etkisi altına alan, cahillikten ileri gelen sorumsuzluktan mıdır yoksa sorumsuzluktan dolayı topluma pompalanan cehaletten midir çözemediğim tehlikeli bir olgu, yaptığımız her işte, attığımız her adımda karşımıza çıktı.
Sonunda birkaç gün tatil yaptım, kafam biraz dinlenince, bu problemin “ahlaksızlıktan dolayı topluma pompalanan cehaletten” olduğuna karar verdim. Ne demişti George Orwell: Cehalet güçtür.
“SORUNU SAPTAMAK, ÇÖZMENİN YARISI”
Cesaret Kültürü Önemli
2018 yılı başında Aromsa olarak altıncı fabrikamızın yatırımına başlama kararı aldığımızda, tüm yakın dostlarım ülkenin içinde bulunduğu riskli ekonomik durumda böyle bir kararın fazlaca cesur olduğunu, biraz daha beklememiz gerektiğini söylediler. Fiyat artışlarından etkilenmemek için, tüm fiyat spekülasyonuna açık inşaat malzemelerini peşinen alıp depoladık ve yatırımı başlattık.
Hedefimiz, Aromsa’nın olduğu piyasalarda, aroma dendiği zaman akla gelen ilk isim olabilmekti! Amaç geniş zamanla ifade edilir. Hedef yakın gelecektir. Sanayicilik yapmak istiyorsanız, devamlı kısa vadeli küçük hesaplardan uzak durmak gerektiğine inanıyorum. Sanayici uzun vadeli düşünür.
Aromsa 1982 yılında kurulduğu zaman, piyasanın o zaman önde gelen (alfabe sırasına göre) Balin, Bifa, Eti, Kent, Koska, Mis Süt, Pınar Grubu ve Ülker gibi firmaları, sırf aroma sanayi Türkiye’de gelişsin diye ürünlerimizi denediler, beğendikleri zaman bir Türk firmasından mal tedarikini sorun haline getirmeden kullanmaya başlayarak destek verdiler. Bugün Aromsa varsa ve sanayimiz yurtdışı ürün kalite ve fiyatında mal kullanıyorsa, onların bu desteğini yadsımamak gerekir, bu firmalara çok müteşekkirim.
“SEKTÖR DE MURAT YASA’YA NE KADAR TEŞEKKÜR ETSE AZ”
2019’da Gelen Türkiye Mükemmellik Ödülü
Bizim de “aynamız” olan Aromsa, 2019 yılında bir ödül daha aldı: TÜSİAD-KalDer’in gıda-içecek alanındaki Türkiye Mükemmellik Ödülü Aromsa’nın oldu.
“AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN, LAFA BAKILMAZ, ŞAHSIN GÖRÜNÜR RÜTBE-İ AKLI ESERİNDE”… ZİYA PAŞA’NIN BU SÖZÜNÜ ÇOK ÖNEMSİYORUM.
Zeka ve Kurnazlık
Son bir değerlendirme olarak buraya not düşeceğim fikrim şudur diyor ve anlatıyor Yasa : Ülkemiz insanının pragmatik bir zekâya sahip olması ve çoğunlukla çalışmaktan yılmayan bireyler olmalarına karşın, aklını kullanmayı kurnazlığa kaydırdığı zaman, uzun vadede hem kendine hem de çevresine zarar vermekte. Bu alışkanlığından vazgeçmesi, olası krizleri daha kolay atlatmamıza olanak sağlayacaktır.
“ALDATILMANIN EN İYİ YOLU, KENDİNİ HERKESTEN KURNAZ SANMAKTIR.”
40. Yılda Aromsalılara Neler Demişti, Murat Yasa
Doğduğumuz, her şeyi borçlu olduğumuz ülkeyi bu durumda bırakıp kaçmak işin kolay tarafıdır. Ama başka bir ülkede daima ikinci sınıf insan muamelesi görürsünüz. Doğduğunuz topraklar hep gözünüzde tüter. Onun için ülkede kalıp mücadele etmek en mantıklı yoldur.
Yıla iyi başladık, arkadaşlarımın pandemi sürecinde bilgisayar ortamında yaptıkları prezantasyonlar hakikaten övgüye değerdi ve çok şükür ektiklerimizin sonucunu almakta gecikmedik. John Ruskin’in “kalite bir tesadüf değil akıllı bir çalışmanın sonucudur” deyişine uygun hareket etmemiz sonucu, 2022’nin Ocak ayında, mal tedarik ettiğimiz, dünyaca meşhur iki ayrı fast food zincirinin ayrı tarihlerde yapılmış denetimleri sonucu, dünyada tek olarak 100 üzerinden 100 alma başarısını gösterdik. Arkadan gelenler, önden gidenlerin yolu ne zorluklarla açtığını bilmezler. İyi bir lider masasında oturmaz. Başarıyı beraberce çalışarak elde ettiği yol arkadaşları arasında olup, en az onlar kadar çalışmalıdır.
“HEP NE DERİM, YURT DIŞINA GİTMENİN EN İYİ YÖNÜ İSTANBUL’A EVİME DÖNMESİDİR”
Kitabın sonuna geldiğimizde Murat Yasa Bey, Ek 1de Mesleki Eğitimle İlgili Düşüncelerini Aktarıyor, EK 2de İse Mutlu Şirket Konuşması yapıyor.
EK 3 – EK 14e Kadar Murat Yasa’nın Bir Çok Önemli Konu Hakkında Fikirlerini Bulacaksınız.
Mutlu Şirket Konuşması
TÜGİS (Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası) tarafından düzenlenmiş olan “Mutlu Şirket” temalı bir toplantıda yaptığı konuşmada: Geçen gün Aromsa’yı ziyarete gelen bir yabancı dostum “burada herkesin yüzü gülüyor, çok iyi bir çalışma ortamı var, insanlar çok mutlu, burası bir fabrika değil bir felsefe” diyen “MURAT YASA’NIN BU SÖZÜ BİZİM #MUTLUETMUTLUOL DÜSTURUMUZDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL!”
Aromsa’nın bugün elde ettiği sonuçlar:
1. Bugün Aromsa dünyanın en büyük 15-20 aroma şirketi arasında yer almakta olup, kalite söz konusu olduğunda ilk 5 içindedir.
2. Çalışanların %58’i kadındır. Şirketin 7 yöneticisinden 5’i kadındır. Bu durum kadınlara karşı ayrımcılık yapılmadığını göstermektedir. Aynı zamanda önemli sayıda engelli ve eski hükümlü istihdam ediliyor (%5).
3. Personelin %21i ar-ge’de çalışmaktadır ve tüm gider bütçesinin %14-16sı ar-ge’ye yöneliktir.
4. Müşterilerinizi mutlu edebilmek için yüksek nitelikte bir işgücüne sahip olmanız ve çalışanlarınızı mutlu etmeniz gerektiği bilinen bir gerçektir. Bugün Aromsa hem profesyoneller hem de yeni mezunlar tarafından çok tercih edilen bir şirkettir. Personel değişim oranı çok düşüktür; 220 çalışandan 41 kişi 15 yıl ve daha uzun süredir çalışmaktadır. Maaş ve ek haklar piyasa ortalamasının fevkindedir.
Son olarak ve en önemlisi de Aromsa’yı 10 yıl sonra görmek istediğim nokta:
a. Şirketi, bir aile işletmesinden ziyade kurumsal bir firma olarak yönetmeli ve çalışmalıyız.
b. Kalite standartlarımızdan ödün vermeden, dünyanın en büyük 10 aroma şirketi arasında yer almak.
c. Emeklilik zamanım geldiğinde Türkiye ile Rusya arasındaki Kırım Savaşı üzerine doktora eğitimime başlamak.
Murat Yasa’nın Gıda Sanayisindeki 40. Yılı İtibariyle Kalder’deki Değerlendirme Konuşması
Ülkede ar-ge’yi nitelikli bir şekilde geliştirmek için bazı önerilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum:
1)Ar-ge lokomotifi olacak TÜBİTAK ve üniversitelerimizin kendilerine bir çekidüzen vermeleri gerekmektedir:
a) Öğretici ve eğitici kaliteli personelin liyakatle seçilmesi; yurtdışında çalışan başarılı bilim adamlarının iyi olanaklarla ülkeye gelmeleri sağlanması, zira bu tür kaliteli personele ödenen paralar çok kısa sürede kendini amorti edecektir.
b) İlk ve ortaöğretimde öğretim ve eğitim kalitesinin iyileştirilmesi, üniversitelerin belli bölümlerine çok üstün yetenekli öğrencilerin alınması ve bu kişilerin mezuniyet sonrası üniversitelerde kalmalarının teşviki;
2) Sanayide, AB’de uygulamaya başlanan rekabet öncesi ortak ar-ge programlarının uygulanmaya başlanması;
3) Ülkede sanat ve kültür faaliyetlerine yatırım yapılması ve bunların insan kalitesine olan faydalarının farkına varılması ve topluma anlatılması;
4) Gençlere iyi vatandaşlık kriterlerinin ne olduğunun anlatılması, çalışmadan servet sahibi olmanın ne kadar kötü bir şey olduğunun öğretilmesi;
5) Nesiller değişiyor, gelen nesil devamlı “neden” (İngilizce why) diye sorduğu için onlara Y Kuşağı deniyor. Onların başarı kriterleri ve hayattan beklentileri bizlere göre daha değişik, onları modası geçmiş fikirlerle yargılamak yerine anlayıp önlerinin açılması gerekmektedir.
Murat Yasa’nın İnovasyon Kavramıyla İlgili Düşünceleri
İnovasyonun devlet desteğiyle olmayacağını, “biz inovasyon yapacağız” demekle de gerçekleşmeyeceğini sanayideki 42 yıllık tecrübeme dayanarak söyleyebilirim. Teknoloji üreten şirketlerin inovasyon yapmak için devlet desteğine gereksinimleri yoktur. Onların iş yapış şekilleri adı konmamış bir inovasyonu da beraberinde getirir.
İnovasyon, inovatif dediğimiz kişilerin düşünce şeklidir. İşin gereği farkında olmadan attıkları her adım o işin mantıklı yürümesi için bir inovasyondur. İnovasyon için en önemli faktör insan, yani şirket personeli ve onlara verilecek değerdir.
Borçlanmadan Üretmeyi Bilmek Gerek
“AMA BORÇ YİĞİDİN KAMÇISIDIR DEMİŞLER, BEN HESAPLI RİSK ALMAK TARAFTARIYIM. YANİ ELİNİZDEKİLERİ TEHLİKEYE ATMADAN BÜYÜMEK VE DAİMA BİR B PLANI BULUNMASI!”
Krediyle büyüme: Murat Yasa, krediyle büyüme ve hele kaldıraçlı büyüme kavramlarından fena halde rahatsız oluyor. “Kaldıraç” kavramının manivelayla spekülatif kazanç elde etmek olduğunu ve bunun da işletmeleri ciddi risk altına soktuğunu söylüyor. Oysa katma değer yaratıp, bunun büyümenin ve gelişmenin finansmanı olarak kullanılmasının işletmeleri sağlam biçimde ileriye götüreceğine ve kriz zamanlarında da sarsıntıların hafif atlatılacağına inanıyor.
2018de “En İyi Yönetilen Şirket” Ödüllerinden Biri, Aromsa’nın Oldu
Aromsa, Deloitte Private tarafından Türkiye’de ilk kez hayata geçirilen “En İyi Yönetilen Şirketler” programında ödül aldı. Şirketler belli bir büyüklüğe geldikten sonra, artık toplumun malı olurlar ve başlıca görevleri vardır:
a) Ülkeye faydalı olma
b) Çalışanlarını mutlu etme
c) Bulundukları sosyal çevreye eğitim açısından faydalı olma
d) Doğayı koruma
Gençler, hayatınıza yeniden yön verirken dikkat etmeniz gereken hususlar neler, onlara kısa bir göz atalım, diyor M. Yasa:
1. Değişiminiz, bilgi potansiyeliniz ve iş başarabilme yeteneğinizle uyumlu olsun!
2. Gideceğiniz yön zamanın şart ve ihtiyaçlarına uygun olsun!
3. Yapılan işi sevmek ve ciddiye almak, heyecan ve saygı duymak başarıya götüren yolda katalizördür.
“KALEMİNİZE SAĞLIK MURAT YASA..GENÇLERİN SİZDEN ÖĞRENECEKLERİ ÇOK ŞEY VAR.
TÜM BUNLAR DA BANA GOYA, MUTLUETMUTLUOL GİBİ BİZİM UYGULADIĞIMIZ PRENSİPLERİMİZİ HATIRLATTI. MALUM AKLIN YOLU BİR!”
(*) Yasa M. (2023), Kırmızı Tuğlalar, Cumhuriyet Kitapları.
Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez.