Bir arkadaşım, Boğaziçi Üniversitesinden hocam Fethi Ağalar bey bu pazar yazdıklarının bir kısmını sizinle paylaşıyorum. Jordi’nin Euroleague’de başardığını futbolda kim başarabilecek bakalım.
“… konu para olunca, aç gözlülük olunca, … futbolla devam edelim.
Barcelona’ya yeniden başkan seçilen Joan Laporta, İspanyol Futbol Federasyonu Başkanı Javier Tebas’la perşembe günü kutlama yemeği için bir araya geldiği zaman, kendisine Barcelona’nında gelirlerini artırmak ve daha güçlü olabilmek için yeni kurulacak ligde (Avrupa Süper Ligi) yer alacağını anlatıyor. O güne kadar konuyu dedikodu olarak dinleyen Tebas, yemek sonrası hemen U.E.F.A. başkanı Aleksender Ceferin’i arayarak konunun ciddiyetini anlatıyor. Daha önce yakın dostu ve çocuğunun isim babası olduğu Juventus Klüb Başkanı Agnelli ile konuşarak ondan böyle bir girişimin söz konusu olmadığı garantisini alan Ceferin, tekrar aradığı zaman telefonlarına Agnelli tarafından cevap verilmeyince arabası ile ülkesi Slovenya’dan İsviçre’ye hareket ediyor. Yedi saat sürecek olan bu seyahatı sırasında konuyu tekrar değerlendirerek işin fikir babasının Real Madrid başkanı Florentino Perez olduğuna karar veriyor. Ceferin bunun üzerine, İngilteredeki klüplerin sahipleri ve taraftarları arasındaki denge üstüne bir strateji planlıyor. Manchester City’nin sahibi olan Abu Dhabi Şeyhi al-Nahyan, Chelsea’nin sahibi olan Rus iş adamı Abramovich, Manchester United’ın sahibi olan Amerikalı Glazer ailesi, Liverpool’un sahibi olan Amerikalı John Henry ve Arsenal’ın sahibi olan Amerikalı Stan Kroenke için en istenmeyenin bu klüplerin yüz yıllık taraftarlarını karşılarına almak olduğu bilinci içinde bunların üstüne gitmeye karar veriyor. Bunun için İngiltere Hükümetinin spor ve kültürle görevlendirdiği avukat arkadaşı Oliver Dowden’ı arayarak hem taraftarlar birliğine mesajlar vermesini, hem de İngiltere başbakanı Boris Johnson’u devreye sokmasını istiyor. Fransa’dan bu lige aday olabilecek “Paris Saint- Germain F.C.”’nin sahibi olan “Katar Yatırım Fonu” ile UEFA’nın yayın hakları nedeni ile iyi olan ilişkileri nedeni ile burada bir sıkıntı görmüyor, Alman klüplerinin çoğunluk hisselerinin taraftarlarında olması nedeni ile İngiltere çözülünce, tüm yapılanma çöker diye düşünüyor.
Hikaye uzun ama özeti UEFA Başkanı Ceferin Cuma sabahı çıktığı İsviçre seyahatından kurulması için ön anlaşmaların ve finansman girişimlerinin tamamlandığı “Avrupa Süper Lig” oluşumunu dağıtarak ve günümüzün büyük organizasyonu olan “Şampiyonlar Ligi” yeni tüzüğünü, kabul ettirerek Salı günü ülkesi Slovenya’ya zaferle dönüyor.
Burada konu, ne futbol, ne halkın katılımı, burada konu beş milyardan on milyar dolara yükselmesi beklenen Şampiyonlar Ligine ait rantın dağılımı.
Bu gün Ceferin, yarın Aferin, kim olursa olsun, futbol kalitesi böyle devam ederse bu lig veya benzeri, er geç kurulacak ve büyükler kendi gelir paylarını artıracaklar.
Bizde oynanan futbolun kalitesini görünce buna da hak vermemek elde değil.
Düştüğü yerden kalkmayı bilmeyen, ağlama duvarını aştıktan bir dakika sonra gülerek ayağa kalkıp koşmaya başlayan futbolcularımız, hep başkasını suçlayan “kültürü bol !!!” hocalarımız, her yenilgi sonrası yeni senaryolar yazan ve komplo teorileri üreten yöneticilerimiz ile bizdeki futbol, uyku sorunu olanlar, masal dinlemek veya zaman öldürmek isteyenler için ideal çözüm.
Rahmetli Johan Cruyff;
“Sonuç olmadan kalite anlamsızdır.
Kalite olmadan alınan sonuç da sıkıcıdır” demiş,
Bir bize, bir de diğer liglere bakın, ne kadar doğru söylemiş olduğunu anlayın…”
Cruyffun da söylediği gibi her halukarda gerçekleşen kalite işin başarısını tanımlıyor değil mi? Sonuç yoksa yolda döktüğünüz kan/ter önemsenmiyor.”