GOYA

GÖCEK’TE MANZARA MUHTEŞEM, CO-PİLOT’A DİKKAT

LinkedIn

DİKKAT OFF-ROAD TUTKUM BİR GENÇLİK HEVESİ DEĞİLDİ!

Bir süreden beri off-road yazıları yazıyorum. Kapadokya (https://muratulker.com/y/cole-karpuz-kabugu-duserse-wirrrn-diye-dalinir/), sonra da Dubai çöllerinden off-road (https://muratulker.com/y/yeralti-sehirlerinin-ustunde-off-road/) deneyimlerimi paylaştım. Aslında tabii bu merakım gençlik yılları hevesimdi. Ama bir hevesten fazlası imiş; hala beni peşinden sürdüklerine göre…

Bu senem off-road açısından oldukça verimli idi. Hatta daha önce yurt dışında yaşadığım off-road maceraları zihnimde canlandı. Onları da sizinle kısaca paylaşmaya karar verdim. Belki ilham olur, denersiniz.

 

Şimdi önce kısa bir süre Göcek’te Borusan Defender ekibiyle yaptığımız iki günlük deneyimden söz edeyim. BOM yani Borusan Otomotiv Motorsport 2015 yılında deneyimlerini aktarmak için sosyal sorumluluk bilinci ile kurulmuş bir akademi, katılımcılarına Sürüş Eğitimleri ve Aktiviteleri  sunuyor. BOM ekibi bizim için önceden İstanbul’dan araçlarıyla geldiler, en uygun rotaları belirlediler ve daha sonra da hepimizi ilk gün öğle vakti briefing vermek üzere Rixos Premium toplantı odasında topladılar. Ahmet Köseleci’den, direksiyon tutuşundan, bölgenin arazi yapısına kadar detaylı bir eğitim aldık. Bu eğitim yaklaşık yarım saat sürdü. Hem programı öğrendik, hem araçların özelliklerini, hem yapmamız ve yapmamamız gerekenleri, hem de iki günlük rotamızı. Aşağıya eğitimin vidyolarını ekledim, meraklıları izleyebilirler.  

 

Saat 13.00’e doğru araçlarımıza Rixos Premium parkından bindik. İki gün boyunca bize off-road koçluğu yapacak Muratcan Egemen’den kısa bir telsiz eğitimi aldık. Muratcan Egemen deyip de geçmemek lazım kendisi Türkiye karting şampiyonlarından.

Hepimiz Bom Akademi’nin Defender araçları ile yola koyulduk. Kendi aracı olanların da bu yol koşullarında tercihleri Defender oldu. Ben ise oğlumun hediyesi kırmızı spor Defender ile katıldım. Co-pilot olarak yanımda eşim vardı…

 

Bu off-road deneyiminde de yine konvoy yapacak bir arkadaş grubuyla birlikteydik. Bizden beş katılımcı araç ve önde Muratcan Egemen’in başı çektiği aracı, en arkada da yine başka bir süpürücü araç bizi takip etti. Emin ellerdeydik; ilk gün yaklaşık 45 km, ikinci gün yaklaşık 60 km yol kat edecektik.  

Rota 1.Gün

Rixos’dan çıkıp kısa bir süre sonra ağaçlarla kaplı bir yola girdik. Bu alan en önemli yerleşim yeri, Yanıklar köyü. Karaçam, kızılçam, sedir, meşe ve fundalıkların ortasından ilerleyen bu müthiş manzaralı yeşil vadi bizi çok zorlamadı açıkçası. Araçlarımızı biraz daha iyi tanıdık. Bu rotada en büyük atraksiyon küçük bir akarsuyu geçişimizdi. Muratcan’ın komutları eşliğinde bu görevi başarıyla tamamladık. Vidyo sesleri Bir çiftine ait!

 

Kısa bir süre daha sürüş yaparak Muratcan’ın anonsundan anladığımız kadarıyla kayıntı yapacağımız yere geldik. Kayıntı diyorum; daha çok da acıkmamıştık çünkü.

 

Ama küçük bir akarsuyun başında doğayla baş başa, Defender’lardan birinin arkasındaki   küçük kilerden bize ulaşan lezzetli sandviçleri atıştırıp arkadaşlarla sohbet oldukça eğlenceli geldi. Zaten off-road bahane, doğada sohbet şahane.

 İşte Kiler:

Daha sonra benzer ağaçlı bir faunada keyifli bir sürüş deneyimi yaşayarak anayola çıktık ve 2,5-3 saat sonra Premium Rixos oteldeki park yerimize vardık. Herkes otellerine dağıldı. Zira Rixos tamamen doluydu. Ben bu kez birkaç aile dostumuzla teknede kaldım. Akşam yemeğini tüm ekip birlikte teknede yedik. BOM Akademin ekibinin söylediğine göre ikinci gün rotası daha zorlu imiş. Bir sonraki günün merakı içinde günü bitirdik.     

İkinci gün saat 10.30 civarında yine Rixos Premium resepsiyon binasının önünde buluştuk. Muratcan telsizden kontrolleri ve gerekli uyarıları yaptıktan sonra Rixos’u arkamıza aldığımızda bu sefer diğer yöne yani sola dönüp anayola çıktık ve daha sonra denize paralel bir şekilde off-road’a koyulduk. Bu arazi oldukça taşlı ve engebeli idi.

Ama manzara da muhteşemdi. İnsan manzaraya mı bakayım yoksa güvenli sürüş mü yapayım derken ikilemde kalıyor. Co-pilotunuzun “Şuraya bak nefis, buraya bak muhteşem”  şeklindeki ayartmalarına direnirseniz ne ala, ama direnemezseniz işte o zaman bazı şeylerle burun buruna gelmeniz an meselesi, mesela bakmışsınız sizin için yol bitmiş.

Vidyo çekiminde şu manzarayı bölen aracın fan sesi! Motor homurtusuna alışığız, ama bakalım ne zaman dağ başında şarj olan arazi araçları yapacaklar? Düşünsenize ne güzel olurdu kuşları ürkütmeden cıvıltılar içinde off-road.

Manzarayı izlemek için durduğumuz yerlerde bazı arkadaşlarımızın gözden kaybolup bir “Ayı” edasıyla yeniden sahalara dönmeleri ise gözden kaçmıyordu. Dua etsinler memlekette ayı avı yasak J.

İkinci gün 1.Rotamızda arazi dediğim gibi çok farklıydı. Taşlık oluşu zorlaştırdığı gibi, inişler, çıkışlar, dönüşlerle de sürüşü heyecanlı kılıyor. Defenderlar’ın farklı özelliklerini ve gerçek sürüş özelliklerini de böyle anlamış olduk. Yaklaşık iki saat süren ikinci gün 1’inci rota yine Rixos Premium otoparka ihtiyaç molası için dönmemizle sona erdi.

Kısa bir moladan sonra 12.30’a doğru doğaya kendimizi bırakmak üzere bu kez sırtımızı Rixos Premium’a verip sağa doğru yol aldık ve kısa bir ana yol sürüşünden sonra yine harika bir off-road parkuruna giriş yaptık.

Gerçek Defender performansını da deneyimlediğimiz çok güzel inişler yaptık. Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim, Defender’in bir özelliği de fren veya gaz kullanmadan iniş ve çıkışları direksiyondan bir parmakla kumanda ederek yapabilmeniz.

Çıkışlar sonucunda gördüğümüz manzaralar karşısında ağzımız açık kalmadı değil.  Ama bir dönüş vardı ki, sağ taraf deniz sol taraf uçurum hepimizin yüreğini ağzına getirdi. Ama off-road’un da keyfi burada amaç bir yere ulaşmak değil yolun, yolculuğun, maceranın keyfini çıkarmak. 

13.30’e doğru yemek yiyeceğimiz, müthiş güzel bir koya geldik. Göcek denizden ve karadan ulaşılan ve böyle koylarıyla ünlü ve bizim geldiğimiz koy da dünyaca ünlü Katrancı koyunun hemen yanındaki Çığlıklı koyu. “Denize girmek isteyen mayosunu yanına alsın” diye uyarılmıştık, ama sanırım gezinin doğasına uymadığı için kimse yanaşmadı. Yine araçların birindeki küçük mutfak açıldı ve birbirinden güzel sandviçlerimizi yiyerek, sohbet ettik.  Bu arada sosyal medya gündemimizi de yakalamayı ihmal etmedik.  

Sosyal medya deyince gezi boyunca bir drone bizi takip edip seyahatimizi kaydetti, iyi görüntü almaya çalıştı. Ara sırada da Instagram’a iyi görüntü verecek manzara arayışımız oldu. Ama iyi fotoğraf çekeceğiz diye de kimsenin hayatını tehlikeye atmadık. Biliyorsunuz bu tür macera gezilerinde iyi fotoğraf çekeceğim diye risk alıp düşenler, kafa göz yaranlar oluyor.      

 

Gezimizin sonuna doğru karşılaştığımız ilginç olaylardan biri de dik yokuşu taşlık arazi nedeniyle çıkamayan 48 Muğla plakalı bir araca BOM Akademi ekibimizin adeta bir Süpermen gibi yetişmesi ve bagajlarından çıkardıkları çekme malzemeleriyle, aracı sıkıştığı yerden kurtarmalarıydı.

İlk seferde aracı kendi araçlarına bağladıkları ip koptu ama biz de bu sayede bir şey öğrendik. Hemen büyük malzemeden değil daha küçüğünden başlayıp sonra el yükseltmek bu kurtarma işlerinde önemliymiş. Niye? İşte onu öğrenemedim 🙂        

Saat 16.30 civarında biten son turdan sonra akşam Göcek’te bir restoranda tüm ekip yemek yedik ve anıları depreştirip güzel zaman geçirdik. İki günlük Göcek off-road gezimizde gerçekten çok eğlenceli ve öğretici geçti. Bu nedenle Borusan Otomotiv Motorsport ekibine bir kez daha bize yaşattıkları bu eşsiz deneyim için teşekkür ederim.

Bu sefer fark etmişsinizdir, bu bir başlangıç seviyesi, bol manzaralı, aile gezisi şeklinde off-road gezisi idi. Zaten metin yazımı ve vidyoları da arkadaşlardan edindim ve editledim. Neyi eksikti diyeceksiniz? Kimse yolda kalmadı, araba kırılmadı, hani battı – çıkamadı olmadı. Bir sonraki durak neresi mi? Bakacağız bakalım…

Ama bir sonraki yazı bildik bilinmedik yerlerden bir derleme olacak, geçmiş ve bugünden, ne kaldıysa hatırımızdan…

Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez.

YORUM YAZIN