Geçtiğimiz günlerde pladis’in değerli CEO’su Salman Amin ile birlikte İngiltere’deki Carlisle fabrikamıza bir GOYA gerçekleştirdik, benim için çok keyifliydi, dünya tarihi için de önemli bir yeri olan bu fabrika izlenimlerimi hatırası tazeyken hemen yazıya aktarmak istedim. Bu arada oraya gitmişken bir de ödül töreni yaptık, bazı çalışma arkadaşlarımıza hakettikleri ödülleri sunduk. Kendi adıma titizlikle korunan ve yaşatılan bir tarihi varlığı, dünyanın en eski bisküvi fabrikasını, geçmişten geleceğe uzanan bu mutluluk yolculuğunu görmekten çok memnun oldum. Bakalım siz neler hissedeceksiniz…
Ülker gibi ikonik ve köklü aile markalarını tek çatı altında toplamak üzere 2016 yılında kurulan şirketimiz pladis’in Carlisle’da bulunan fabrikasının tarihinden etkilenmemek mümkün değil! Hep diyorum bizim bisküvicilikte üç asırlık tecrübemiz var. Buyrun kanıtı…
Dünyanın en eski bisküvi fabrikası olma özelliğini taşıyan bu tarihi Carlisle binası, Sanayi Devrimi’nin ve yalnızca İngiltere tarihinin değil, dünya tarihinin de önemli bir parçası. Köklü tarihi ve kapsayıcı kültürü ile pek çok kişinin yaşamında özel bir yere sahip olan bu fabrika, bugün 650 kişilik ekibiyle 8 hatta, sıfır atık politikasıyla üretim yapıyor.
Yıllık üretim kapasitesi 70.000 ton olan bu fabrikada üretilen lezzetler, her gün sayısız haneye mutluluk dağıtıyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi Yıldız Holding olarak çatımız altında topladığımız markalarla, üç asırı aşkın bir tarihi ve dolayısıyla geleneği de bünyemize katmış olduğumuzu bugüne kadar çeşitli vesilelerle dile getirdim.
Bu yazı vesilesiyle Carr’s markasının nesillerdir beğeniyle tüketilen klasik lezzetlerinin doğduğu ve bugün onlarca diğer ürünle birlikte hâlâ üretilmekte olduğu Carlisle fabrikasının yıllardır ev sahipliği yaptığı köklü kültüre değinmek istiyorum.
Biri 2005, diğeri ise 2015 yılında yaşanan iki büyük sel felaketini iftihar verici bir ekip çalışması örneği sergileyerek başarıyla atlatan bu fabrikanın titizlikle korunan tarihi, bir kitaba bir de heykele ilham vermiş. 2005’in ardından 2015’te de sel felaketinden ciddi şekilde etkilenen fabrikada ekiplerimiz 4 aylık gibi kısa bir sürede “flood drain” yani sel direnajı sistemini mükemmel bir şekilde gerçekleştirdiler. Dünyanın en eski bisküvi fabrikasının bizim sorumluluğumuza geçtikten sonra dünya tarihi için önemli olan bu yerin güvence altına alınmış olması da benim için ayrı bir iftihar vesilesidir.
Fabrikada 1897 yılından kalma yönetim kurulu odasındaki eşyalar ve toplantı masası ve 1900lerin başından el yazması tarifler, muhasebe defterleri gibi pek çok hatıra bulunuyor.
2015 yılında yaşanan selin ardından çok kısa bir sürede yeniden üretime dönülmesini sağlayan müthiş dayanışmada payı olan herkesin isminin yer aldığı bir duvarın da yer aldığı bu bina, adeta bir müze görevi görüyor.
Gelişmiş teknolojinin yardımıyla ve yüksek hijyen standartlarının gözetildiği Carlisle fabrikasında üretilen ve nesillerdir beğeniyle tüketilen ürünler arasında Table Water, Custard Cream, Bourbon Cream, Gingernut, Fruit Shortcakes ve Golden Bars bulunuyor. Elbette, gezimiz sırasında az sonra söz edeceğim heykelde de yeri olan Carr’s Table Water krakerlerini taze pişmiş haliyle tüketme şansını da elde ettim.
Fabrikanın önünde yer alan meşhur ‘Cracker Packers’ heykeli, fabrikanın kadın çalışanlarının değerli gayretlerini ölümsüzleştiriyor. Sanatçı Hazel Reeves tarafından, eski ve güncel fabrika çalışanlarıyla ayrıntılı görüşmeler gerçekleştirilerek yapılan bu heykelde biri geçmişten, diğeri günümüzden iki kadın fabrika çalışanını, az önce söz ettiğim meşhur Carr’s Table Water krakerlerinin birinin üzerinde karşılıklı dururken görüyoruz. 2018 yılında Dünya Kadınlar Günü’nde yerel halkın katılımıyla açılışı yapılan heykelin hazırlık sürecini konu alan videoyu da izlerseniz (https://www.hazelreeves.com/commissions/cracker-packer-statue) , fabrikanın Carlisle şehri için taşıdığı önemi eminim ki daha iyi anlayacaksınız. Tullie House Museum’da düzenlenen sergiye ait görüntülerin de yer aldığı bu videoda, eski kadın çalışanlar ile yapılan sözlü tarih çalışmalarının kayıtlarından da söz ediliyor. Kadın çalışanların özverili çalışmalarını kutlayan bu heykelin, bir kadın sanatçının elinden çıkmış olmasını da çok önemli ve anlamlı buluyorum.
Yıllar boyu kadın çalışan oranı hep erkek çalışan oranından daha yüksek olmuş olan bu fabrikanın ilham verdiği bir diğer eser de yukarıda belirtmiş olduğum gibi bir kitap: The Biscuit Girls. Gazeteci yazar Hunter Davies’in, hayatlarının büyük kısmını burada çalışarak geçirmiş olan altı kadının anı ve görüşlerini derlediği bu eser, fabrikanın Carlisle üzerindeki güçlü etkisine tanıklık etmemizi sağlıyor. Bir yandan dönemin sosyal atmosferine dair bilgiler verirken diğer yandan da fabrikadaki çalışma ortamından ve çalışanların kişisel yaşamlarından ayrıntılar sunuyor.
Anlayacağınız, bölgenin ve hatta ülkenin gelişiminde önemli bir yeri olan bu fabrikanın tarihi, özenle yaşatılıyor.
GOYA ziyaretimizin önemli anılarından biri de, 2021 yılının en iyi ekibi seçilen 7 numaralı üretim hattındaki çalışma arkadaşlarımıza ödüllerini sunmak oldu. Atık yönetimi açısından da örnek bir performans gösteren çalışma arkadaşlarımıza özenli gayretleri için tebriklerimizi ilettik. Fabrika Genel Müdürü Michael Heaney ve tüm ekiplerle birlikte olmak, üretim faaliyetlerine yerinde tanıklık etmek ve bu özel binanın tarihi ortamında bulunmak çok keyifliydi.
Bu verimli ziyaret için Salman ve Michael başta olmak üzere, tüm Carlisle ekibine bir kere daha içtenlikle teşekkür ediyorum. Kendi adıma titizlikle korunan ve yaşatılan bir tarihi varlığı, dünyanın en eski bisküvi fabrikasını, geçmişten geleceğe uzanan bu mutluluk yolculuğunu görmekten çok memnun oldum. Umarım bu yazdıklarım sizlere de Carlisle fabrikamızın güçlü tarihinin etkisini biraz olsun tattırmış, mutlu etmiştir. #mutluetmutluol
Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez.