GOYA

ÇÖLE KARPUZ KABUĞU DÜŞERSE, WIRRRN DİYE DALINIR

LinkedIn

YOLDAN ÇIKMAK NEREDE GÜZEL?

Bugün size bir off-road macerası anlatacağım, Dubai’de Nawza çölünde gerçekleştirdiğimiz off-road ya da diğer adıyla çöl safarisi.

İş için çok sık seyahat ederim, neredeyse haftada bir. İşim gereği bu genellikle yurtdışına olur. Ama yurtdışında ve yurtiçinde de işimin olduğu yani imalatımızın olduğu ve teşkilatımızın bulunduğu, hatta hiçbir müşterimiz olmasa bile potansiyel gördüğüm piyasaları mutlaka goyalarım. Bu şekilde 3 yılda tamamladığım yelkenli ile dünya turu yapmışlığım bile var. Yani iş ve hobilerimi beraber yaşıyorum.

Dubai’ye yeni yerine taşınan pladis bölge ofisini ziyarete ve Dubai Mall’da yeniden açılan Godiva Cafe için gitmiştik. Bu arada orada özel olarak bizleri ağırlayan şef Ilse Wilmots şu an İstanbul’da her gün farklı bir Godiva şubesinde kendisini görme şansınız var. Detaylar için: https://www.linkedin.com/posts/godivaturkiye_godiva-aexikolata-godivacafe-activity-7270087868461580291-xkRJ

Dubai seyahatimize dönecek olursam, gitmişken orada yaşayan dostlarım bizim için çölde bir off-road etkinliği düzenlediler. Niçin arazi sürüşü, çünkü işin içinde heyecan, dayanıklılık ve azim var. Doğayı yakından gözlemliyor ve orada yaşayanların diğer yönlerini de keşfedebiliyorsunuz. 

Etkinlik öğleden sonra idi. Sabahtan birkaç ikinci el araç satıcısı ziyareti yaptık. Bu arabaları görmelisiniz; rüya gibi… size bazılarının fotoğrafını çektim, görmeliydiniz. Bunu bir post yapayım inşallah.

Tabii İstanbul’da yaşayan biri için Türkiye’deki vergi yüküyle bu arabalara sahip olmak anlamsız bir hale geliyor. Bunu bilmelerine rağmen hepsini alacak gibi inceledik; indik, bindik, gayet müsamahakardılar. Bu meraklısı için fevkalade bir fırsat ve ben şunu gördüm; kullanmak için rahat değiller, karşıdan seyri daha güzel ve bedava…

Şimdi size bu çöl safarisini aktarmaya çalışayım. Bu arada daha önce Kapadokya’nın muazzam manzarası ve keyifli off-road’umuzdan da bahsetmiştim merak edenler için: https://muratulker.com/y/yeralti-sehirlerinin-ustunde-off-road/

Dubai’de işle ilgili gündemimizi bitirdikten sonra bir ek gün daha kaldım. Sağ olsun, bir arkadaşımın oğlu olan artık Dubai’de yaşayan Mehmet Berberoğlu ki meşhur bir youtuber kendisi ve bir aile dostumuz bizim için çöl safarisini organize etti. https://www.youtube.com/@mehmetberberoglu

Safari Abu Dhabi off-road club genel sekreteri Engin Adıgüzel’in başkanlığında gerçekleştirdik. Dubai Citibank’tan Emre Umut, Sharjah Amerikan Üniversitesi’nden dilbilimci Dr. Özgür Parlak hatırladıklarım; profesyonel bir kadro çıktı karşımıza. Anladım ki safari sadece turistik bir aktivite değil; aynı zamanda Dubai’de yaşayanlar için ciddiyetle yapılan bir aktivite. Birçok profesyonel ve amatör kulüp de çöl safarisi yapmak üzere Dubai’de faaliyet gösteriyor.         

İki seçeneğimiz vardı, biri sabah altıda, diğeri öğleden sonra dörtte. Bizim seçimimiz ikincisi oldu. Ekiple buluşma yerimize doğru yola çıktık. Bu safari için araçlarımızı daha önce kiralamıştık. Defender vardı seçenekler arasında ama ben bu sefer daha önce tecrübe etmediğim Ford Bronco’yu seçtim.

Şehir içinden, Rixos JBR’dan sürerek yaklaşık yarım saat sonra ekiple Dubai Al Ain Road üzerinde bir benzinlikte buluştuk. Çöldeki önceden tespit edilmiş bölgeye doğru yola koyulduk; yaklaşık yarım saat sonra 17.00 civarında Dubai ve Sharjah şehri arasındaki Nawza Çölündeki metruk hissi veren 2nd December adlı Cafeteria’ya ulaştık.   

Daha önce Mısır seyahatimi size aktarırken İskenderiye’deki trafik keşmekeşinden söz etmiştim (https://muratulker.com/y/misir-gezisi-ilk-durak-iskenderiye/) . Dubai’de ise tam tersi herkes kurallara harfi harfine uyuyor, hatta bir rivayete göre kirli bir araç sürmek bile yasakmış; gerçekten bir tane bile kirli araç gördüğümü anımsamıyorum.     

Cafeteria’nın önüne gelip tüm araçları park ettik ve hummalı bir lastik indirme yarışı başladı. Lastik havalarının 14-15bar civarına indirilmesinin nedeni ise tahmin edeceğiniz üzere lastiklerin kumda yayılıp daha çok alan kaplayarak saplanmaması. Bu arada çölde konvoy oluşturmak ve arka arkaya gitmek esasmış, güvenliğin sağlanması için de ilk ve son araca bayrak çekilmesi gerekiyormuş. Zira düz gibi görünen çöl aslında bir peneplen arazi gibi hafif engebeli yani hemen önünüzdeki kum tepesinin ardında ne olduğunu bilmiyorsunuz. Hatta önünüz tepe mi yokuş mu varınca biliyorsunuz. Onçin sizin konvoy olduğunuzun bilinmesi ve görülmesi lazım. Böylece çöle kendini kaptırıp hız yapanlardan sakınabiliyorsunuz. Ama şunu da söyleyeyim; çölün en büyük avantajı ağaç olmaması, sakınmanız gereken sadece etraftaki sair araçlar…

Sonra  brifing alındı. kafeteryanın avlusunda toplandık ve başkanımız başta olmak üzere bize 10 dakikalık muhteşem bir nasıl güvenli ve başarılı bir çöl sürüşü yapılır, Vidyo ekte, bedava eğitim…

Söylemiştim, çölde konvoy yapmak esas, devrilmemek, kuma saplanmamak için de birçok kural var. Dönüşler, ne zaman gazı kökleyeceksiniz yani manevraları doğru yapmak gerek, kum tepelerini aşarken dikkat edilmesi gereken şeyler var; tırmanırken hiç hız kesmemek ama aşarken karşınıza ne çıkacağını bilmediğiniz için hemen durabilecek gibi tedbirli olmalısınız. Tabii dik inip çıkmak lazım, yoksa arabayı yuvarlayıp takla atmak işten bile değil. Bir de daima tepe üstlerinden süreceksiniz yoksa yine takla atmak kaçınılmaz.

Sorar gibisiniz, yau ne işin var orada diye, siz hiç adrenalin tatmadınız mı? Hani şu kelebekler uçuşur içinizden, yoksa siz daha yaşamıyorsunuz. Bu iş gerçekten eğlenmek için yapılır. Kuma saplanmak bu işin doğasında var. Çölde safari yapanlar ikiye ayrılıyormuş, kuma saplanıp debelenenler ve daha çok batanlar. Burada da yapmanız gereken; hiçbir şey yapmayıp beklemek ki kolayca saplandığınız yerden kurtarılanlarsizi. Aslında bu olay iş hayatında hata yapınca yardım istemeyip hatayı derinleştirecek hareketlerle daha beter duruma gelmeye benziyor. Halbuki hatayı veya başarısızlıklarını ilk fark ettiklerinde yardım isteseler yani istişare etseler, büyük olasılıkla kurtulmaları kolay olacak!

Nihayet yola koyulduk, deve kervanları gibi yolda dizildik ve konvoy halinde safariye başladık. Her araca dağıtılan telsizler aracılığıyla kılavuzlarımızın hem bizimle hem de diğer araçlarla konuşmalarını dinleyip safari boyunca kendimize çeki düzen verdik. Önümüzde uçsuz bucaksız çöl uzanıyordu. Manzarası harika izlemesi büyük keyif veriyor. Başlarda biraz tedirgin de olabiliyorsunuz ama ben tedirgin olmadım ama çocuklarla beraber olunca, onlar benden iyi kullansalar da babalık güdüsü bir akıl kancası…

Benim çöl maceralarım oldukça eskiye dayanıyor. Bir keresinde kırk yıl önce Dubai’de sadece iki şeritli bir asfalt yolda yumurta pişiren sıcak altında outdoor reklamımızı en iyi yerde konuşlandırmak için pek sıkıntı çekmiştim. Bir diğerini ise Ramazan Bayramını geçirmek için o vakit Medine’de yaşayan küçük dayımlara giderken gecenin bir vakti bindiğimiz midibüs yanınca yolun devamı 200Kmyi bir açık kamyon kasasında seyahat etmek zorunda kalınca yaşamıştım. Aman yarabbi ne rüzgardı o, kamyon bir vadiden diğerine inip çıkarken bazen kavurucu sıcak, bazen de buz gibi esiyordu. Nihayet bitap halde yürüyerek eve varmaya çalıştığımda Bayram namazından çıkan herkes bana bakıyor ve sakınıyordu. Sonra duş öncesi dayımlarda aynaya bakınca anladım, taban ve miskindim yani yorgun ve acizdim, kir pas içindeydim. Tam bayramlık olmuştum.

Bir de yine Cidde’de yaşarken Ramazanda Mekke’ye teraviye gitmiştim. Kabe teravi kılmak hakikaten çok zevklidir, bambaşka bir huşu içindesinizdir. Neyse teravi çıkışı bizi Cidde’ye götürecek bir otobüse bindik. O ne! Daha otobüs Mekke’den çıkmadan acayip bir gürültü ile durdu, bozulmuş. O kadar yorgundum ki oturduğum yerde uyumuşum. Sonra bir sarsıntı ile fark ettim ki devasa bir çekici bizi yedeğe almış götürüyor. Noluyor deyince, inmenize lüzum yok, otobüsü tamirhaneye götürüyoruz dediler. Ben yine uyumuşum, zaten haftanın yorgunluğu var üstümde… Epey sonra yola koyulduk. Bir buçuk saat uzakta olan Cidde’ye vardığımızda çoktan sabah olmuştu. Sahursuz uzun ve sıcak bir gün başlamıştı çoktan.

Çölde safari yaparken, gerçi her yaptığım off-road sürüşünde mücadeleci tarafınız ortaya çıkıyor. Sanki inatçıyım biraz, çocukluğumdan beri oldum olası… Hatta başkalarının “yapamazsın” demeleri beni kamçılar ve tekraren denememe neden olur. Bu sefer de böyle oldu. ”Aman Dikkat” dedikleri birkaç hareketi, aşılması gereken tümseği, bayır aşağı koyvermeyi, önüme çıkan engeli tekraren deneyerek başardım ve keyfini çıkardım. Günün sonunda, “bu dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibaret” değil mi?  

Safari boyunca manzara harikaydı. Sadece biz safari yapmıyorduk, etraf kalabalıktı. Birçok grup da bizle birlikte ama bizim yolumuza çıkıp tehlike oluşturmadan çölün keyfini çıkarıyordu. Hatta çölde çok sayıda motosikletli ve atvli gruplar gördük, onlar da kendilerine has bir şekilde bu macerayı yaşıyorlardı. 

Birçok keyifli manevrayı deneyip, birçok kum tepesini aştıktan sonra bir süre kavisler çizerek birlikte sürmeye devam ediyorsunuz. Bu arada yaşadığınız konvoy duygusu çöllerde yaşanan geçmiş hayatları seyahatleri hatırlatıyor. Hatta sinemada izlediğim Dune filminin çöl sahneleri aklıma geldi. Bizim hem süremiz kısa hem de ilk çöl safarimiz olduğu için büyük maceralardan kaçındık ve kazasız belasız bu işi bitirdik.

Çöl safarilerinde çeşitli şovlar olduğunu, yemekler verildiğini hep duymuşumdur. Nitekim yer yer konvoylarını durdurup fotoğraf çeken,  sofra kuranları da görmedik değil. Hatta gece yarısına uzanan 7-8 saat süren uzun seyahatler de varmış. Bizimki 1.5 saat sürdü ve ekip başımızın turun ortalarına doğru “Daha karpuz kesecektik!” uyarısıyla toplanıp gerçekten karpuz kesip yediğimiz eğlenceli bir mola dışında zaman kaybetmedik. Açıkçası bu tür etkinliklerde işin aslı dışındaki faaliyetler için zaman kaybetmeyi sevmiyorum. Ama çölde karpuz, lezzetliydi; karpuz kabuklarını  çölde bırakılıyormuş; hayvanlar yiyorlarmış. 

 Moladan sonra bir süre daha çölde kum tümsekleri arasında dans edercesine gezindik. Birkaç atraksiyonu daha yaptık, hava kararmaya başladığında manzara çok değişti, güzel görüntüler ortaya çıktı. Tam karanlık bastığında zaten Nawza çölünün diğer tarafındaki yola varmıştık.  çıktık. Bir süre yol aldıktan sonra yol kenarındaki büfede durduk. Lastiklerimizi şişirip eski haline getirecek gençler vardı. Artık otobana çıkıp Rixos JBRa dönebilirdik.

Kendi adıma bu çöl safarisi de keyifli geçmişti. Herkes halinden memnundu. Bu arada bizi o gece yemekte ağırlayan Rixos ekibine de teşekkür ediyorum. Rixos benim için dünyanın neresinde olursanız olun bir memleket esintisi alabileceğiniz bir yer, bu çok önemli!

Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez

YORUM YAZIN