İki Ünlü Tarihçi’den Silahlı Kuvvetler Mesajı
Derin Tarih Unutulmaz Yazılar serisinde bu kez iki ünlü tarihçimiz var. Biri Yılmaz Öztuna (1930-2012) diğeri eski devlet bakanlarından Ayvaz Gökdemir (1942-2008). Türkiye’de Askerî Müdahaleler adlı kitabının sonunda müşterek bir yazı kaleme almışlar (*). 12 Eylül darbesinin ardından, 1987 yılında yazılan cümlelerin mesajı net: “Silahlı kuvvetler, meşru hükümetlere itaat etmelidir.” Yazıları da aslında Mehmet Akif Ersoy’un şu sözüne gönderme yapıyor gibi: Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
BU VATAN BATMAZ BATMAYACAKTIR!
150 yıldan beri demokrasinin peşindeyiz. Hürriyet, Meşrutiyet, Cumhuriyet diyerek hep onu aradık. 27 Mayıs 1960’tan beri de demokrasi adına her 10 yılda bir askeri müdahale yapılıyor. Öyle zannediyorum ki, artık bu süngü ucu ile demokrasi yazma âdetinden vazgeçsek iyi olacaktır. Zorla baş eğdirmek, itaat ettirmek mümkündür; fakat inan olsun, artık hepsi birbirine benzeyen müdahale gerekçeleri inandırıcı olmaktan çıkmıştır. Hele bundan sonra bu gerekçelere inanacak kimse bulmak daha da zor olacaktır.
İkide bir milletin seçtiklerini tepeleyip, senin seçtiklerin adam değil demek, millete saygı ile bağdaştırılamaz. Millet, bunun haddizatında kendisini adam yerine koymamak olduğunu biliyor. Türk milleti devamlı ve zoraki vesayet ve velayet altında tutulmaktan bizardır, şikâyetçidir.
Seçilmiş sivil idareler, hâkimiyetin, iktidarın asıl sahibi olan milletten meşru vekâlet almışlardır. Bu idarelerin güç ve kudretleri işte bu meşruiyetten kaynaklanır. Milletin güzideleri ve silahlı kuvvetleri bu meşruiyeti tanımayıp zora ve kuvvete başvurdukları takdirde, sivil adamın yapabileceği fazla bir şey yoktur. Sivil adam, bu durumda, aşağı yukarı çaresizdir. Silahlı kuvvetler, devletimizin kurucusu olan TBMM’ne ve onun tasvibi ile işbaşında bulunan meşru hükümetlere itaat etmelidirler. Medeni memleketlerdeki usul budur.
Gayet tabii bir kısım sivil aydınlar da orduyu vasıta yaparak başa geçmek sevdasını terk etmelidir. Demokratik sürecin her merhale ve kademesinde görev ve rol alanlar, özellikle parlamentoya gelenler her şeyden önce bir fazilet rejimini unsurları olduklarının şuur ve sorumluluğu içinde bulunmalıdırlar. Demokrasiye hep birlikte layık olmalıyız. Saygı ve itaat isteyenler, sayılır ve itaat edilir olmaya itina göstermelidirler.
(Bu sözler 1987 yılına ait olmasına rağmen yakın geçmişte 15 Temmuz’da maalesef tekerrür etmiştir. Şimdi her konuda olduğu gibi derin ve detay yorumlarınızı duyar gibi oluyorum. Fakat toplum olarak beraber yaşamanın asgari müştereğinde buluşma hedefimiz olmadığı, birbirimize galebe çalıp diğerlerimizi yok saymaktan vazgeçmedikçe ve “devlet aygıtını” diğerlerimiz aleyhine kullanmayı sürdürdükçe sanırım bu meretten yakamızı sıyıramayacağız.)
(*) Öztuna Y. ve Ayvaz G. (1987). Türkiye’de Askeri Müdahaleler, Tercüman Tesisleri.