Bu gerçek mi, peki niye?
“Sevgili Murat Bey, Bugün 2020 yılıyla ilgili bir almanak yayınlandı, linkedin’de. https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:6777188378958970880/ İlginç bir girişim. Ama, benim için en ilginç olan yeri 130. sayfada anbalajla ilgili bir yazı. Sevgili pederiniz, benim rol modelim Sabri Beyefendi’den söz ediyor. Çok duygulandım. Sizinle paylaşmak istedim.”
… diye mesaj yazmış İzmir Tolga bey, ben talebeyken onlar “Reklamcı” idiler. Sabri beyle çalışırlardı. Altta o sayfayı size alıntıladım. Almanak’a linkten ulaşabilirsiniz.
“Altında Servet Yatan Ambalaj Öyküleri“
Yıl 1891 Bardaktan Şişeye
Mayıs 1886’da John S. Permberton, ABD’de bardakta satmaya başladığı Coca-Cola’yı başlangıçta günde 100-150 bardak satabiliyordu. 1891’deki şişeleme fikri ile birlikte bugün dünyanın 200’den fazla ülkesinde günde 2 milyar şişe Coca-Cola satılıyor.
Yıl 1952 Şişeden Kutuya
O yıl, İsveçli sanayici Ruben Rausin süt şişesi yerine, depozitosuz, kırılmaz, çatlamaz karton kutu üretti. Sadece 4 yüzü olan bu kutuya TETRA PAK (4 yüzlü) adını verdi ve dünya ambalaj tarihinin en önemli buluşlarından biri doğdu. 4 yüzlü Tetra Pak daha sonra 6 yüzlü Tetra Brik oldu. Süt ve sıvı halde pek çok gıda ürünü Tetra Brik kutuda aylarca dayanır oldu. Tedarik zincirinin her halkasında maliyet, büyük oranda düştü. Bugün Rausin ailesi dünyanın en varsıl ailelerinden biridir.
Yıl 1982 Selofandan Propilen’e
Ülkemizin “Bisküvici Dedesi” Sabri Ülker vefat ettiğinde arkasında kurduğu şirketler kadar ülkesi için de pek çok şey bıraktı. Bunlardan biri gıda sanayisinde devrim yaratan ambalaj malzemesi, propilen’dir. Anbalajlı gıdaları aylarca koruyan bu mucize malzeme sadece Ülker için değil, tüm ülke gıda sanayisinin kullanımına sunulmuştur. Londra Borsasına kayıtlı global șirketler, dünyanın en büyük bisküvi üreticileri arasında ve yine dünyanın en ünlü çikolata, bisküvi, şekerleme markalarının sahibi olarak geleceğe doğru ilerleyen Ülker grubunun arkasında bu ambalaj öyküsü de dahil onlarca ambalaj öyküsü var.
Yıl 1994 Dizlikten Masaya
Jeff Bezos:”Amazon’un ilk günlerinde yerde kitap paketlerdik Ben bir ara … sırtım, dizlerim berbat! Birer dizlik mi alsak?” diyecek oldum. Yanımdaki arkadaşın “Jeff ne dizliği yaa! Al bi masa, bitsin gitsin.” demesiyle dünyamız değişti. En ucuzundan 3 masa aldık. Kitapları masa üstünde paketlemeye başladık. Verim fırladı, satışlar arttı, o gün bugündür işler ilerliyor!” Ambalaj, paketleme çözümlerine vakit ayırın. Danışın, araştırın. Sorun varsa, fırsat da var demektir. Ambalajda saklı sorunları fırsata çevirmeye hazır iş insanlarını fırsatların beklediği nice yıllar diliyoruz.”
Sabri Ülker bey ambalaja çok önem verirdi. Malzeme, renk, baskı ve yazılar, katlanması, rafta duruşu yani tüketiciye arzı, onun için çok önemliydi. Yine ambalajın ürünü muhafazasına da çok dikkat ederdi. Kısacası ambalaj hem pratik, hem cazip, hem de koruyucu olmalıydı.
Ben çocukken bisküviler teneke kutulara elle dizilir, kremalı olanlar önce tırtıklı yağ geçirmez kağıtlara sarılır, sonra “asorti fantezi” kutularına dizilirdi. Çikolatalar ise şıkır şıkır alüminyum tabakalara elle sarılırdı. Ben küçükken fabrikaya ilk defa gittiğimde babam bana bisküvi paketlemek için kraft kağıdı katlayarak, sonra karnıma dayayıp sicim sarıp, parmağımı araya sıkıştırmadan paketi sicimle bağlamayı öğretmişti.
Bu anbalaj merakımız sayesinde ürünlerimizi tüm dünyaya ulaştırabilir olduk. Bu stratejik bir hamleydi. Ama o yıllarda ülkemizin kalkınmakta oluşu ve yeni teknolojik ilerlemeler bizi mal sahibi yaptı. Ülkede kağıt kutu/koli, rijit/flexible folyo ve baskı konusunda sektörün önde grubuyduk. Daha sonra atıştırmalık işinde global pazarlara yönelmemizle birlikte zaten serbest ticaretle bizim için stratejik önemi azalan bu sektörden çıkmaya karar vermiştik.
Anbalaj titizliğimiz Yıldız Holding’in tüm şirketlerinde IMPACT modelimizle devam ediyor. Bu akrostişin açılımı ise şöyle:
I identity (güçlü kimlik), M maintain (tutarlı ol), P product (ürünü göster), A attract (çekici olsun), C consumer (tüketiciye odaklan), T think (uygulamayı düşün).
https://www.linkedin.com/pulse/impact-murat-ülker/
Sabri Bey’in iki mühim prensibi vardı:
1. Yaptığınız işte lider olun, birinci olamazsanız mutlaka ikinci olun. Zira üçüncüyü kimse hatırlamaz. Ülkerspor dahil bunu daima uyguladık.
2. Her sektördeki işinizi birbirinden bağımsız, tek başına ayakta duracak şekilde yapın. Grup içi firmalarınızın ise birbirinden alışveriş konusunda kararlarını ticari vermesini isteyin. Bu sayede atıştırmalık dahil tüm sektörlerde başa güreşebildik.
Bu güzel dijital Almanak çalışması için PLAT Derneğini kutlarım. Artık hayatımızda mühimce yer tutan Özel Markalı Ürünlerden de bir başka sefer söz ederiz.