Paylaştıklarım

RAHMİ KOÇ MÜZESİ GOYASI

LinkedIn

Ankara’ya uğramışken bilhassa Rahmi Koç Müzesi’ni #GOYA ‘lamadan geçemedim.

Rahmi Koç Müzesi, eski Ankara’nın en tanınmış birkaç hanını (yaklaşık 6 tane, isimlerini müze müdüründen öğrenebiliriz) otantik bir şekilde yeniden inşa etmiş. Ayrıca, misafirleri ağırlamak için eklenen DİVAN Butik Otel de müzenin atmosferine zarif bir katkı sağlamış.

Rahmi Bey, babası Vehbi Bey’in ticarethanesini canlandırmanın ötesinde, o döneme ait diğer zanaat kollarını da temsil eden bir ortam oluşturmuş. Ziyaretçiler, görseller, bilgi panoları, maketler, mankenler ve objelerle zenginleştirilmiş bu ortamda, geçmişteki toplum yapısını ve ticareti derinlemesine keşfediyor. Ancak, eski Ankara’da beni en çok üzen şey, merinos ticaretinin kaybıydı.

Teknoloji merakının yansıması olarak sergilenen eski araçlar ve makineler, İstanbul’daki müzeye kıyasla daha sade olsa da son derece canlı bir şekilde sergileniyor. Rahmi Bey, hayatının farklı dönemlerinde topladığı ve kendisine hediye edilen çeşitli objeleri gruplamış ve bu müzede halkın beğenisine sunmuş. Herkesin bu müzeyi ziyaret etmesini öneriyorum. Özellikle ilk ve ortaokul öğrencileri için çok öğretici olacaktır; lakin Cumhuriyetimizin gelişim safhalarını, toplumun ilerlemesini ve sanayicilerimizin ufkunun genişlemesini gözler önüne seriyor.

Şimdi sorduğunuzu duyar gibiyim: Peki, müzede benim ne işim var?

Müzede, dikkat çekici birçok ünlü klasik araba da sergileniyor. Bu arabalar, hem tarihsel önemi hem de tasarımlarıyla klasik araba tutkunları için gerçek birer hazine niteliğinde. Klasik araba düşkünlüğümle birlikte, bu araçların müzede sergilenmesi benim için çok ayrı bir anlam taşıyor.

Şimdi sorunun cevabına gelecek olursak; evet, müzede bana ait iki antika araba da sergileniyor. Bu arabaları yaklaşık 10 yıl önce ABD’den getirip müzeye bağışlamıştım. Ancak, sergilenişini görmek kısmet olmamıştı, nasip bugüneymiş. Bazen farkına varıyorum da hakikaten vakit fukarasıyız…

İlk otomobil, otomobil tarihinin en önemli kişilerinden biri olan Henry Ford’un 1908’de ürettiği ‘T’ Modeli. Aslında bu gördüğünüz sadece bir otomobil değil, saatte hızı 180 km olan bir yarış arabası. Belli ki kendisi de benim gibi yarış tutkunuymuş. 

İkinci otomobil ise, aslında bir taksi. Bu modelin üretiminde 1927’ye kadar 19 yıl boyunca hemen hemen hiçbir değişiklik yapılmadan devam edildi. Henry Ford, montaj hattı üretim yöntemini kullanarak bu modeli hızlı ve toplam 15 milyon adet üretti. Yanlış duymadınız tam 15 milyon adet… 1922 yılının modeli, zamanının en uygun ve en güvenilir otomobiliydi. Üretim adetinden dolayı da tahmin edersiniz ki geniş kitlelere ulaştırıldı. Otomobillerden biri de bana nasip olmuş demek ki. 😊

 

YORUM YAZIN