(Fethi AĞALAR beyden kısaltarak alıntıdır)
Son günlerde herkesin sorusu, ne olacak bu ekonominin hali? Cevabı kelin ilacı olsa önce kendi başına sürer. Bu yıl yaşanan ekonomik ortam için yapılacak en iyi benzetme bu. İngiltere’de Haziran sonu yıllık enflasyon 9.4%, İngiltere Merkez Bankasına göre bu yılın Ekim ayının sonunda beklenen yıllık enflasyon 13.3%. Bankanın beklentisi 2023 yıl sonuna kadar ülke ekonomisinin küçüleceği yönünde. Bunları göz önüne alarak, faizleri altıncı kez artırma kararı aldıklarını belirten Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey, Rusya Ukrayna savaşı nedeni ile artan gaz fiyatlarının etkisinin önümüzdeki yıl 3.5% olup bunun satın alma gücünü azaltarak ekonomiyi küçülteceğini anlatıyor, halktan anlayış bekliyor.
Amerikan Ekonomisi de küçülmeye devam etti. Küçülmeler hem merkez bankasında, hem de ülke yönetiminde “acaba ülke resesyona mı gidiyor” korkusu yaratmış durumda.
Avrupa ekonomisi yukarıdaki iki ekonomiden hiç farklı değil, bununla ilgili halka yapılan açıklamada, “biz bu faiz artışı ile ne ithal gaz, ne ithal mamul maliyetlerini düşüremeyeceğimizi biliyoruz, biz halkın bankalarda tasarruf ederek, daha az satınalma yaparak, talebi azaltmak ve fiyat artışlarını önlemek için bu tedbirleri alıyoruz, tabii olarak kış aylarına dönük olarak Rusya’nın izleyeceği Avrupa’ya dönük gaz politikaları ve gaz arzı kararlarımızı tekrar gözden geçirmeye neden olacaktır” deniyor. Buradaki en büyük korku ise, Rusya’nın gaz vermeyi kesmesi veya iyice azaltarak üretimi durdurma aşamasına getirerek tüm Avrupa Ekonomisini alt üst etmesi.
Resmin bir yüzü bu iken, Amerikan ekonomisi bu ay yaklaşık olarak beşyüz bin kişilik ek istihdam sağladı. Bu rakam beklenenin iki misli yüksek ve iş gücünde olan bu artışlar işsizlik oranını 3.5%’a indirmiş durumda. Bu oran Amerikan tarihinin en düşük işsizlik oranı ve ekonomiye eklenen 528bin kişinin sağlayacağı ilave harcama ve artacak tüketim Amerikan ekonomisini ayakta tutmaya devam edecek.
Buna ilave olarak Amerika’da petrol fiyatları 1dolar yani 20% düşüyor. Bunun üç ana nedeni ise; artan fiyatlar sonrası Amerikan halkının araç kullanımına dikkat ederek geçen senelere göre 9% daha az petrol kullanmaları, ülke petrol üretiminin bu dönemde 6% artış göstermesi, dünya ekonomisinde beklenen resesyon nedeni ile petrol üreticilerinin üretim ve fiyatlarında yaptıkları düzenlemeler. Bu kışa dönük olarak eğer Meksika körfezinde kasırga kopmaz, başta Suudi olmak üzere Orta Doğu ülke liderlerinin Amerikan Başkanı Joe Biden’a geçen ayki Orta Doğu ziyaretinde verdikleri üretimi artırma sözlerine sadık kalırlarsa, petrol fiyatlarında bir dolar daha fiyat düşüş bekleniyor. Böylece Amerikan ekonomisi bir nebze daha toplanabilir.
Sizlerle gerçek, iki tezat ekonomik veriyi paylaştım. Görüldüğü üzere her ülke kendi ayakları üzerinde durmaya çabalıyor. Amerika can damarı olan ve devamlı kontrol altında tuttuğu Orta Doğu ülkelerinin desteği ve kendi kaynaklarında sağladığı üretim artışı ile petrol fiyatlarını indirerek, enflasyonun ana nedenlerinden birini kontrol etmeyi, enflasyonu aşağı çekerek, muhtemel bir ekonomik resesyonu önlemeyi planlıyor ve bunu yapabilme şansı son göstergelerle ortaya çıkıyor.
Resim Avrupa için daha karamsar, tamamı Rusya doğal gazına bağımlı olarak kurulan enerji politikaları çökmüş durumda. Ukrayna Rusya savaşında Ukrayna’yı destekledikleri ve Rusya’ya uyguladıkları ambargolar sonucu azalan ve kesilme yolunda olan gaz kaynakları Avrupa ülkelerinin kabusu olmuş durumda. Geçen yıllarda Avrupa’nın tek lideri ve önderi olarak görülen eski Almanya Başbakanı Merkel şimdi tüm Avrupa’yı Rusya’ya muhtaç hale getiren enerji politika ve stratejileri nedeni ile eleştirilerin tek hedefi. Önümüzdeki bir iki ay, bu ülkelerin ekonomilerinin bu kış ve gelecekteki resmini ortaya koyacak.
Gelelim bize, elektrik üretiminde büyük başarı ile dış kaynaklara bağlandık. Yeşil dünya için, karbon salınımını azaltmak için kömüre dayalı elektrik santralları kurmadık, gaza döndük, rüzgar ve güneş enerjilerini son yıllarda portföyümüze ekledik. Kurduğumuz kömür santrallerini “ithal kömür” kalori ve yapılarına göre dizayn ettik, kendimizi hem gazda, hem kömürde yurt dışına muhtaç hale getirdik. Ülke kaynaklarını kullanmak yerine dışa muhtaç hale geldik. Ne zaman gaz problemi çıktı, bize yeşil enerji projesini satan Almanlar, kullanmadıkları yedekte tuttukları kömür santrallerini devreye soktular.
Sadece günümüz şart ve ortamlarına göre verilen kararların sonucu bugünkü enerji krizini yaşıyoruz. Şimdi kendi kömürümüze dayalı kömür santralleri eklense, biz de bu kadar sıkıntı çekmez, dünyanın en yüksek enflasyonlarından birinde yaşamak zorunda kalmazdık. Mühim olan yaşadıklarımızdan ders alarak, bunları düzeltecek kurum ve düzenlemeleri acil olarak yaparak bir an önce toplanmak ve yolumuza devam etmektir. Yapılacak yatırımlar ve yapılanmalar ile bugün yaşadıklarımızın tekrarı önlenmelidir.