Sanat

Gelecek Müzesinde Neler Var? Dubai’nin Yeni Simgesi Olacak!

LinkedIn

Gelecek Müzesi, Dubai’nin Yeni Simgesi
Teknoloji ve mimari harikası müze, ismiyle bile çok şey anlatıyor. Geleceği inşa edecek, kendi alanında dünyanın en nitelikli bilim insanlarını bir araya getirmeyi amaçlayan bu ülkenin insanları hala eskisi gibi giyiniyor, yiyip içiyor, eğleniyorlar. Geleceğin Müzesi’nde ziyaretçilere gezileri boyunca “Aya” adlı bir yapay zeka rehber eşlik ediyor. Teknoloji ve teknoloji kültürüne Batılı ülkelerden çok daha sonra adapte olan bir ülkede inşa edilen Museum of the Future’de gördüğüm gelecek ve teknoloji tahayyülü, Batı’nın aksine distopik değil ütopik. Teknoloji bizatihi araç olarak düşünüldüğünde nötrdür, sizin ona yükleyeceğiniz misyona göre gelişim yönünü belirler, yaşatmak ve abat etmek üzere teknoloji geliştirirseniz bu insanlığın yararına olacak ve gelişimin yönü de hep iyiliğe doğru olacaktır. Müzede bu konudaki gerçekleştirilmiş ticari firma ortaklıkları ve ürünleri de sergileniyor, bu umut verici.
Geçtiğimiz haftalarda Dubai World Expo’yu ziyaret ederek Sürdürülebilirlik, Fırsat ve Mobilite bağlamları ekseninde ziyaretimi özetler nitelikte bir makale kaleme almıştım. (https://muratulker.com/y/tematik-pavyonlar-uc-baslik-altinda-toplanmisti-surdurulebilirlik-firsat-ve-mobilite/) O seyahatte hem teknoloji, hem mimari, hem de tarihi arka planı bulunan bir yapı olan ve Dubai Future Foundation (Dubai Gelecek Vakfı)  tarafından yaptırılan Dubai Museum of the Future. (Dubai Gelecek Müzesi) gözlemlerimden de bahsedeceğimi belirtmiştim. Bu yazımda geçmişi bugüne taşıyan ve gelecekle dün arasında köprü olan bu harika müzeden bahsetmek isterim.

Dışarıdan bakıldığında kaligrafik bir uzay üssünü andıran 30 bin metrekarelik mühendislik, teknoloji ve mimari harikası müze, ismiyle bile çok şey anlatıyor. Bilim ve ileri teknolojide Emirlikler’in geleceğini inşa edecek kendi alanında dünyanın en nitelikli bilim insanlarını bir araya getirmeyi amaçlayarak geleceğe, ülkenin tarihine ve geleneklerine ışık tutan kaligrafik süslemeleriyle geçmişe işaret ediyor. Geçmişi ve geleceği bugünde buluşturan müze mimari ve yapı mühendisliği bakımından da büyük bir meydan okumayı simgeliyor.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin en farklı parçası Dubai, ziyaret ettiğim tüm Arap ülkeleri içinde daima dikkatimi çekmiştir. Kendi kültürlerini muhafaza ederek sadece ticari değil, artık kültürel olarak da Avrupa dahil bölgenin cazibe merkezi olması çok ilginç değil mi? Halbuki hala eskisi gibi giyiniyor, yiyip içiyor, eğleniyorlar. Eski yazı yazıp, Arapça konuşuyorlar. Her üç dinin kutsal gününde Cuma, Cumartesi, Pazar günü tatil yapıp sadece haftanın dört günü çalışacak kadar zenginler…

Aslında alfabe konusuna dünya çapında bakınca durum daha çetrefilli; eski SSCB’de büyük halk kitleleri kiril alfabesi ile büyük ölçüde üniversite mezunu ve entelektüel yetiştiler. Yunanlılar, İsrailliler, Hintliler, Çinliler Japonlar ve daha nice ileri milletler, Kore, Taiwan…

Osmanlı Türklerinin Jön Türklerle başlayan batılılaşma yolculuğunu Japonya gibi benzer milletlerin benzer yolculuğu ile mukayese etmek için 40 yıl önce Tokyo ve Kyoto’yu ziyaret etmiştim. Neyse analizlerim şimdilik bana kalsın.

Geleceğin bilimsel fikirlerinin ve projeksiyonlarının sergilendiği yeni açılan ilk Gelecek Müzesi, 7 katlı sütunsuz yapı üzerine giydirilmiş, 17.600 m2 kapalı alana sahip 1.024 panel paslanmaz çelik cepheden oluşuyor. 77 metre yüksekliğindeki müzenin dış cephesinde ise 14.000 metrelik ışıklandırılmış Arap kaligrafisi var. Fütüristik yapılar ve projelere yoğun bir şekilde ilgi duyulan Birleşik Arap Emirlikleri’nin yeni harikası olmaya aday bu yapının inşası 9 yıl sürmüş ve ülkenin yeni simgesi olabilecek bu müze binası, mimari yapısı ve yenilikçi özelliklerinin yanı sıra sürdürülebilirlik açısından da dikkate değer özelliklere sahip. 4.000 megawatt güneş enerjisiyle çalışan müze ülkenin temiz enerji kullanımı kararlılığı konusunda da önemli bir mesaj veriyor.

Birleşik Arap Emirlikleri çelik ve camın birleşiminden ortaya çıkan göz alıcı gökdelenleriyle tanınsa da oldukça zengin bir faunaya da sahip. Ülkenin doğal çeşitliliği ve zenginliği yine müzenin dışında yer alan yeşil platoya da yansıtılmış. 100 ağaç ve bitki türünü barındıran müzenin bahçe alanı ülke iklimine en iyi uyum sağlayan palmiye, akasya, sidr ve akasya gibi ağaçlarla yeşillendirilmiş ve bahçe endemik kuş ve arı türlerine de ev sahipliği yapıyor.

Tasarım yaklaşımını İslami literatürden alan 7 katlı müzenin her katı farklı bir temaya işaret ediyor. Müzeye giren ziyaretçiler 7 katın ilk üçünde kendilerini gelecekte ve uzay boşluğunda hissediyorlar. Diğer 3 kat ise büyük veri, robotik teknolojiler, yapay zeka ve uzay teknolojileri odaklı araştırma enstitüleri ve üniversitelere ev sahipliği yapıyor. Son kat ise ülkenin ve bilimin geleceği olan çocuklara ayrılmış. Müze akıllı şehirler, ulaşım, sağlık, eğitim ve deneysel teknolojilerin geliştirilmesinde önder olacaktır.

Geleceğin Müzesi’nde ziyaretçilere gezileri boyunca “Aya” adlı bir yapay zeka rehber eşlik ediyor. Müze ziyaretçilerini Birleşik Arap Emirlikleri’nin kuruluşunun 100üncü yılı olan 2071 yılına doğru deneyimsel bir yolculuğa davet ediyor. Bu yolculukta ziyaretçilere sanal gerçeklik, karma gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojileriyle hazırlanan dijital ortamlar eşlik ediyor. Deneyim odaklı müzede ziyaretçileri 7 ilginç deneyim ortamı karşılıyor (*).  (https://museumofthefuture.ae/en/experience)

A New Moon’da, dünyadan 400bin km uzakta bulunan Ay’ın yenilenebilir enerji bağlamında gelecek projeksiyonunu öğrenebilir, New Explorersta uzaya giden öncü toplulukların çalışmalarını bir uzay gemisinde aya yolculuk yaparak gözlemleyebilirsiniz, hatta sanal ortamda eleman açığı varmış, ben de uzay gemisi pilotluğuna başvurdum. Ama cevap çıkmadı

A Digital Amazon’da yağmur ormanlarının gözle görülemeyecek ayrıntılarını deneyimleyerek öğreniyorsunuz.

The Vault of Life’ta iklim değişikliği ve canlı türlerini korumak için oluşturulmuş DNA kütüphanesine giriş yapılıyor.

Bir dijital yaşam sığınağı olan A SPA for The Senses’te teknolojiden koparak ruhunuza, bedeninize ve sağlığınıza odaklandığınız bir deneyim yaşıyorsunuz.

The Centre’da ise su ve müzik eşliğinde bir tefekkür, bir başka deyişle meditasyon deneyimi yaşıyorsunuz.

Hani farklı kültürleri görüp farklı bir yaşamlara şahitlik ettiğinizde o deneyimin ruhunuzda, zihninizde bıraktığı çeşitli izler olur ve zamanla daha da belirginleşerek ifadelere dökülebilir düzeye gelir ya; Gelecek Müzesi gezimin üzerinden birkaç hafta geçince, gözlemlerim ve deneyimlerim sayesinde zihnimde oluşan ilk düşünce; dünyadaki kültürlerin teknoloji ve gelecek tahayyülleri arasındaki bir hayli fark olduğu yönünde oldu. Batı edebiyatında veya teknoloji hikayeciliğinde gelecek nedense hep distopik olarak tahayyül ediliyor. Yapay zeka ve robotlar gibi insanlığın günlük yaşamını kolaylaştırabilecek büyük nimetler bile hep savaş aleti veya robotların insanlığa tahakkümü, kısaca kötü ve karamsar hikayeleştiriliyor. Yazılı kültür bu yönde oluşuyor, dizi ve filmlere de yine bu bakış açısı hakim. Bu konuya Dune filminde söz ettiğim yazımda da değinmiştim.

Halbuki şimdiye kadar yaşam tecrübemiz bunun aksini gösteriyor. Sanayi Devrimi, Uzay Çağı, Enformasyon Çağı, IOT… hayatı kolaylaştırmış, refahı artırmış ve insan ömrünü uzatmıştır. Peki neden hep karamsar bir gelecek ve bizden gelişmiş yaratıkların bize düşman ve kötü olacaklarını hayal ederiz ki. Hatta düşünün filmlerde gelişmiş uzay yaratıkları hep çirkin ve kötü huylular, hatta iğrençler! Freud olsa da bunu bir açıklasa…

Teknoloji ve teknoloji kültürüne Batılı ülkelerden çok daha sonra adapte olan bir ülkenin kompozisyonu olarak inşa edilen Museum of the Future’de gördüğüm gelecek ve teknoloji tahayyülü, Batı’nın aksine distopik değil ütopik, daha iyi ve kaynakları daha verimli kullanılan bir dünya, esenlik, sağlık ve ortak üretim gibi bağlamlarda gelişiyor. Teknoloji bizatihi araç olarak düşünüldüğünde nötrdür, sizin ona yükleyeceğiniz misyona göre gelişim yönünü belirler, yaşatmak ve abat etmek üzere teknoloji geliştirirseniz bu insanlığın yararına olacak ve gelişimin yönü de hep iyiliğe doğru olacaktır. Müzede bu konudaki gerçekleştirilmiş ticari firma ortaklıkları ve ürünleri de sergileniyor, bu umut verici.

Bu düşüncelerle müze binasından çıkarken ziyaretçilerin konuşmalarına da kulak misafiri oldum. Müzenin köşesiz oval yapılarını Asyalı ziyaretçiler de Feng Shui bağlamında değerlendiriyordu. Sanırım müzenin bende bıraktığı etki bireysel değil evrensel (**).

(Müzeyle ilgili ücretsiz fotoğraflar: https://unsplash.com/s/photos/the-museum-of-the-future)

Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez

YORUM YAZIN