GOYA

Tematik Pavyonlar üç başlık altında toplanmıştı; Sürdürülebilirlik, Fırsat ve Mobilite

LinkedIn

Dubai World Expo hakkındaki ikinci kısımda bu sefer üç başlık altında toplanan tematik pavyonları (Sürdürülebilirlik, Fırsat ve Mobilite) ve BAE, Suudi Arabistan, Belçika ve İsviçre pavyonu gezilerimi özetledim.
Neden iki haftadır bu konudan bahsediyorum derseniz; World Expo aslında kültür, sanat, teknolojik gelişmeler, ticaret alanında dünyadaki güncel görebileceğiniz, aynı zamanda ülkelerin tarihlerine ve gelecek vizyonlarına dair de oldukça eğlenceli ve detaylı bilgiler sunan bir etkinlik. Katılımcılar büyük bir titizlikle hazırlanıyor keza ev sahibi ülke de… Günümüzde FIFA Dünya Kupası ve Olimpiyat Oyunları’ndan sonra dünyada ekonomik ve kültürel etki yaratan üçüncü büyük organizasyondan bahsediyoruz. O yüzden beş yılda bir yapılan bu etkinliği takip etmeyi önemsiyorum ve tabii aklımda kalanları sizlerle paylaşmayı da…

İlk Tema: Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik bilincinin artmasında pek çok etken var. Özünde geleceği yaşayabilmek istek ve endişesi olabilir. Bu da ekonominin ilk temel öğretisi olan kaynakların sınırlı olması. Kaynaklar azalıyor mu, gelecek nesillere sağlıklı bir gelecek sunabilecek miyiz? Bu soruların cevabını ararken hem tek başımıza bunu yapamayacağımızı hem de her bireyin bundan sorumlu olduğunu fark ediyoruz. Sağlıklı bir gelecek için insanlığın birlik içinde yegane evimiz dünyayı koruması gerektiğini anlayabiliyoruz. Bunu güncel olarak global pandemi döneminde tecrübe ettik. Dünyanın her ülkesi, her bireyi evinin dışındaki hayattan mahrum kaldı.

Sürdürülebilir kaynaklar, kaliteli yaşama imkanları, sağlıklı yaşam, ekonomik büyüme ve bireysel güçlerin birleşmesi ile mümkündür. Bunu yapabilmek için her bireyin ve birimin eylemleri dünyayı korumaya yardımcı olacak olumlu küresel hareketlere dönüşmelidir.

Expo 2020’nin Resmi Ödeme Teknolojisi Ortağı olan Mastercard’ın “Paha biçilmez Gezegen Koalisyonu” kapsamında yürüttüğü sürdürülebilirlik üzerine yeni araştırmaya göre, dünya genelinde yetişkinlerin yüzde seksen beşi 2021’de çevre ve sürdürülebilirlik sorunlarıyla mücadele etmek için kişisel adımlar atmaya istekli.

Küresel olarak, neredeyse her beş kişiden üçü (yüzde 58), eylemlerinin çevreyi nasıl etkileyebileceği konusunda daha bilinçli hale geldi ve Gen Z ve Millennials (yüzde 65) bu eğilime öncülük ediyor.

24 ülkeyi kapsayan çalışma, dünya çapında 100 milyon ağaç dikerek ve beş yılda yeni ormanlar ekleyerek küresel iklim kriziyle mücadele etmeyi amaçlayan Mastercard’ın bir insiyatifi…

Expo da iklim değişikliğine karşı küresel eyleme destek için küresel koalisyona katıldı.

Expo 2020 Dubai’deki Sürdürülebilirlik Pavyonu, daha temiz, daha güvenli ve daha sağlıklı bir dünyaya yönelik eylemlere ilham vermeyi amaçlıyor. Bu yılın başlarında üç ayda 100.000den fazla kişi pavyonu ziyaret etti ve ankete katılanların yüzde 90ından fazlası deneyimin davranışlarını olumlu yönde değiştirmeye motive ettiğini söyledi. Pavyonda dünyanın en ileri teknolojileri, ülkelerin sürdürülebilirliği savunmak için neler yaptığı ve yüksek teknolojili bir gelecekte insanların doğayla nasıl uyum içinde yaşayabileceği sergileniyor. Sürdürülebilir çevreye örnek olarak geleneksel ‘falaj’ sulama kanallarından akan suyun yanı sıra güneş enerjisinin ve suyun yoğunlaşan ‘ağaçların’ altında dolaşma tecrübesi sunuluyor. Toprak pavyonunda ise orman köklerinde dolaşırken ve okyanus derinliklerine dalarken, gezegenimizi gelecek nesiller için korumaya yardımcı olacak gerçek yaşam çözümleri sunan küresel projeler ve daha sürdürülebilir bir gezegen yaratmada nasıl rol oynayabileceğimiz deneyimleniyor. Sürdürülebilirlik alanında ülkelerin bu alandaki projelerinden örnekler sunulmuş. Örneğin, Brezilya Pavyonu’ndaki Amazon havzasının manzaraları, sesleri ve kokuları ve zengin biyolojik çeşitliliği sunulmuş. Çek Cumhuriyeti Pavyonu’nda güneş enerjisi kullanarak havadan su buharını süzerek çorak koşullarda nasıl verimli topraklar oluşturulabileceği gösterilmiş. Singapur Pavyonunda 9 metre yüksekliğindeki bahçe konileri ve asma bahçeler yer alıyor. Önünde uzun kuyruklar olan Almanya Pavyonu’nda ise The Energy Lab, The Future City Lab ve The Biodiversity Lab gibi temalı alanlar teknolojinin sürdürülebilir çevreye katkısı görülebiliyor. Hollanda Pavyonu’nda ise dikey bir çiftlik de dahil olmak üzere birçok yenilikle su, enerji ve yiyecek oluşturan entegre bir iklim sistemi sergileniyor. Expo 2020de Sürdürülebilirlik başlığı altında yer alan ülkelerin özelliği uzun vadeli gelecek planları olması

Expo’de mezuniyet töreni

İkinci Tema Fırsat:

Fırsat Pavyonu ziyaretçilerin yaşamlarının ve eylemlerinin birbirine bağlılığını keşfetmelerini sağlamak için tasarlanmış.

2030 yılına kadar yoksulluğu sona erdirmek, gezegeni korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için küresel bir çağrı olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (SDG’ler) ulaşılmasına yardımcı olmada aktif rol almaları için ziyaretçileri cesaretlendirmeyi hedefliyor.

Ziyaretçi deneyimi üç temel kaynağa odaklanıyor. Su, besin ve enerji.

Üçüncü Tema Mobilite:

Tematik Pavyon tasarımı, eski keşiflerden yapay zekaya kadar hareketin geçmişi, bugünü ve geleceği boyunca ilerlemek için insanların, malların, fikirlerin ve verilerin nasıl yol aldığını ve bunların ne anlama geldiğini ele alıyor. Ziyaretçiler dokuzuncu yüzyıl Bağdat’tan yarının şehrine kadar sanal bir dünyada zaman içinde bir yolculuk yapıyorlar.

Nervürlü ve kavisli şekli, yansıtıcı kaplaması, uçak kanatlarından ilham almış. Binanın katmanlarının görünür çizgileri, fiziksel olarak birbirimizden uzaktayken bile nasıl birbirimize bağlı olduğumuza dair bir kanıt. Binayı çevreleyen bir meydanın yanı sıra bir amfi tiyatro ve ikinci bir etap, hareketlilik ile ilgili performanslara, etkinliklere, sempozyumlarave gösterilere ayrılmış.

Ziyaretçiler, 160tan fazla kişiyi taşıma kapasitesine sahip dünyanın en büyük yolcu asansörüne binip merkezi çekirdeğe doğrudan girebiliyor. Bu hareketli platform ziyaretçileri üçüncü seviyeye çıkararak birbirine bağlantılı galerilerden zemin kata inebilecekleri bir hareketliliğe odaklanan sürükleyici ve etkileşimli bir sergi.

Kısmen yer altında, kısmen açık 330 metrelik bir parkurda, son teknoloji mobilite cihazlarını çalışırken görebilir ve ayrıca gelişmekte olan ülkelerdeki insanların yaşam kalitesini büyük ölçüde iyileştirme fırsatına sahip olan seri üretim teknolojileri inceleyebilirsiniz.

Çatıdaki panellerle güneş enerjisinden yararlanıyor ve peyzaj tasarımı su kullanımına duyarlı. Expo 2020den sonra, Mobilite Pavyonu burada kalacak.

Şimdi doğu ve batı, gelişmiş ve gelişmekte olan sanayi ve teknoloji sahibi ülke pavyonlarından gezi notları:

Birleşik Arap Emirlikleri pavyonu;

Bu yıl BAE’nin kuruluşunun 50.yıldönümü, kendi pavyonlarında ülkenin 1971den bu yana yaptığı yolculuğa ve önümüzdeki 50 yılda neler olacağına dair fikir veren bir akış hazırlamışlar.

Şahin Kanat şeklinde BAE pavyonu

BAE bunu ‘başaran hayalperestler diyarı’ diye takdim ederken hayalleri gerçekleştirmenin de insanların elinde olabileceğini hatırlatıyor. Bir çölden, turizm, ticaret, finans ve teknoloji merkezine dönüşen, nüfusunun sadece %13unun yerel olduğu bir ülke yaratmışlar. Üstelik bunu sadece 50 yılda dünya çapında başarılı bir noktaya ulaşarak yapmışlar.

BAE pavyonu 6 farklı bölgeye ayrılmış toplam 15.064 m2’lik üç katlı bir yapıda yer alıyor. Mimarisini de ünlü bir mimar olan İspanyol Santiago Calatrava yapmış. BAE Pavyonu’nun tasarımında 28 hareketli ‘şahin’ kanadı var. Görülmeye değer bir yapı hazırlanmış.

Pavyon kendi kültürünün zenginliğini dünyaya göstermek ve geleceğinin parlak olacağına dair iddiasını pekiştirmek üzere bir tanıtım kurgusu olarak hazırlanmış. Liderlerinin barışçıl ve ilerici bir toplum yaratma vizyonunu ve gelecek için iddialı planlarını aktarıyorlar.

Aslında çöldeki bir ülkenin 50 yılda dünya için bir cazibe merkezi haline gelmesi gerçekten büyük bir başarıdır. Mesela dünyaki bütün lüks restoranların neredeyse birer şubesi bu ülkede var. Bunu nasıl yapmışlar derseniz, müslüman bir ülke olarak, tüm farklılıklara kucak açmışlar, herkesin kendini rahat hissedeceği bir yaşam ortamı sağlamışlar. Vergide avantaj sağlamışlar, yatırımları teşvik etmişler. İnsanları hoş tutacak şeyler yapılmış yani.

Bunu pavyonda hemen girişte bir video ile aktarıyorlar.

Rüyalar Çölü: Hızla değişen bir manzarada duyusal bir yolculuk, bir çöl manzarası içinde kumların içinde yürürken , o çölde kumlar üzerinde canlanan milli hatıralar… Zayid bin Sultan en-Nehyan çölde klasik bir sedan araçla seyahat ediyor ve yol boyunca çöldeki göçebelerle konuşuyor. Herkesi dinler ve anlardı, diyorlar onun için, istişare eder ve ona göre adımlarını atarmış. Keza videoda bilahare şehir kurulmaya başlıyor, birbirinden farklı insan figürleri belirmeye başlıyor, cübbesini giymiş kadın avukatlar, çocuk ve annenin olduğu modern aile figürleri, Hindistan gibi uzaktan gelenler…

Bize tarihi aktaran bir başka bölümde ise masa üzerinde mozaik kareler inip çıkıyor ve değişen renkleri ile birçok hikaye resmediyorlardı. Önce bir hareketli liman görüntüsü geliyor, ardından gelişen şehir… Hayatın ve çevrenin nasıl geliştiğini anlatıyor. Bu masanın çevresindeki duvarlarda ise çepeçevre kralın hayatındaki önemli figürlere yer vermişler, hepsi onunla ilgili mümtaz hikayeler, anılar aktarıyorlar. Tarihi çok daha eğlenceli ve tüm dikkatinizi kendinde tutacak şekilde aktarmak için çok güzel bir yöntemdi açıkçası.

Bir başka odada ise yeni krallarının çok sevdiği atının heykelini sergiliyorlardı ama muhteşem bir ışık şovuyla ve tabii hikayeleştirerek. Kralın önem verdiği değerlerden bahsediliyordu Resilience, Trust ve Honesty. Önce siyah beyaz ışıklarla karanlıktaki at aydınlatılmaya başlıyor ve sonra atı bir yarışta görüyoruz en sonunda çiçekler yağıyor ve at yarışı kazandığında kralın onu sevme anı geliyor. Atın o ışıklar altındaki canlı gibi görünüşü beni çok şaşırttı ve etkiledi.

Gezdiklerim arasında en çok etkilendiğim pavyonlardan biriydi BAE. Ülkenin tüm arazisi çölden ibaretken, hayal kurarak geldiği aşama, çölü alelade bir arabayla dolaşan liderin halkın ihtiyaçlarını dinleyip kalkınma planı yapması, eldeki varlıkları geleceğe yönelik projelere dönüştürüp tüm dünya insanları için fırsat ve cazibe merkezi haline getirmesi, sergide her yerde gördüğüm, birlik bizi kuvvetli kılar mesajı çok etkileyiciydi. Aynı zamanda farklılıklara açık olma, farklı kültürlerle bir arada uyum içinde olabilme ve saadetli bir gelecek vurgusu.

BAE pavyonunda mimari, teknoloji, sanat, dijital ve kültür birleşimi uyum içindeydi. En iyi bileşenler dünyanın neresindeyse oradan getirilmişti. Sanatçıdan müziğe, ışık gösterisinden tarihe, hepsi bir arada büyük zevk veriyordu. Farklılıklar birbirini güzelleştiren ve artan bir başarı etkisi yaratıyordu. Beğeni ve saygıyla izledim ve öğrendim.

Suudi Arabistan Pavyonu;

Krallığın “Vizyon 2030” planı kapsamında hızlı modernizasyonunun sunulduğu pavyonda Suudi Arabistan’ın kültürü, doğası, AlUla antik kenti de dahil olmak üzere tarihi turistik mekanları anlatılıyor.

Binanın mimarisi oldukça dikkat çekiciydi. Dev dikdörtgen binanın bir kenarı yere saplı gibi dururken karşı kenarı ise göğe yükseliyor. Bu da Krallığın köklerine bağlı kalarak ileriye, geleceğe doğru yükselişini simgeliyor. Binanın üzerinde ise yeşil dijital ekranda tümceler dönüyor İngilizce ve Arapça, bana sanki büyük bir bilgisayarın içine giriyormuşuz gibi geldi, ilham vericiydi.

Pavyonun binası sürdürülebilir yöntemler kullanılarak inşa edilmiş ve ABD Yeşil Bina Konseyi’nden (USGBC) LEED sürüm 4 Platin derecesiyle ödüllendirilmiş. Ziyaretçiler geçmiş, şimdi ve gelecek arasında bir yolculuğa çıkmadan önce hemen girişte, orta yerde sağanak yağmurların simule edildiği bir daire var. Bu o iklimde yaşayanlar için, bilhassa çocuklar için ender görülen bir doğa olayı yağmuru ve yağmur altında ıslanmayı şahsen, hatta ailecek deneyimleyebileceğiniz bir olanak sunuyor.

Pavyona girişle birlikte teknoloji destekli bir Suudi Arabistan yolculuğu başlıyor yan, bu yolculukta ülkenin doğal harikalarını, güzel kıyılarını, uçsuz bucaksız çöllerini ve buna tezat çölleri çevreleyen denizleri ve yüksek dağları 68 metrekarelik kavisli dev bir LED ekranıyla bizlere sunuyor. Çöl, Mekke, karlı dağlar, ibadet edenler, gül bahçeleri, Kızıldeniz… Tam bir görsel şölen yani.

Asir Bölgesi’ndeki el Bardani Vadisi’nin bitki örtüsünden geçerek başlayan yolculuk, Tebük dağlarına ve güneydoğu Suudi’deki Boş Alanın kum tepelerinden, Kızıldeniz’in kristal berraklığındaki sularına kadar çok çeşitli ve büyüleyici bir gezi hazırlamışlar.

Bir de yürüyen merdiven var, bu yolculuk esnasında 14 kültürel simgeyi deneyimliyorsunuz. Neler var derseniz; Ad-Diriyah’daki At-Turaif Bölgesi, AlUla’daki Hegra Arkeolojik Alanı, Tarihi Cidde, Ha’il Bölgesindeki Kaya Sanatı ve al-Ahsa Vahası gibi (UNESCO Dünya Mirası) mevkiler bulunuyor.

Bir de “Keşif Merkezi” hazırlamışlar, ortaklıklar kurmak ve yatırım fırsatlarını tartışabilmek için dünyanın dört bir yanından liderleri bir araya getirecek olan ve Suudi Arabistan’ın interaktif bir dijital haritasıyla görselleştirilen bir alan.

Teknolojiyi oldukça etkin kullanmışlar hatta bu pavyonla üç Guinness Dünya Rekorunun da sahibi olmuşlar; yaklaşık 8 bin LED ışığıyla en büyük aydınlatma zemininin kurulması, 32 metreden uzun interaktif su özelliği ve 1302,5 metrekare ile en büyük LED interaktif dijital ayna ekranlarıyla ülkelerinin doğal güzelliklerini ve tarihlerini aktarırken dijital bir görsel şölen sağlıyorlar.

Belçika Pavyonu;

Assar Architects ve Vincent Callebaut Architectures tarafından ‘Akıllı ve Yeşil Belçika 2050’ temasına dayanan bu pavyonun tasarımı, Belçika’nın sürdürülebilirlik konusunu ele alışını ve yaptıklarını aktarmayı hedefliyordu.

Ülkedeki enerji ihtiyaçlarını karşılamak için yenilenebilir kaynaklardan, tesislerini beslemek için akıllı teknolojilerden ve konuklarını beslemek için ülkenin birinci sınıf mutfağından bahsediliyor. Malumunuz çikolata konusunda iddialı bir ülke Belçika, hatta lüks çikolata markamız Godiva’nın da ülkesi. Frietjes olarak bilinen dünyaca ünlü patates kızartması da dahil olmak üzere ülkenin en lezzetli mutfak spesiyalitelerinden bazıları da sunuluyor.

Bir gemiden ilham alan pavyon, yeşilliklerle kaplı ve tükettiğinden daha fazla enerji üretecek şekilde tasarlanmış, ne hoş değil mi?

Sergide ayrıca ilham veren Belçikalı gerçek kahramanların hikayelerine şahit oluyorsunuz. Örneğin bir kazada sakatlanan bisikletçinin azmi ile fiziksel engellere meydan okuyuşunu izliyorsunuz, bisikletçinin yılmayı reddeden, hayranlık uyandıran sözü: “Ben bitti demeden bitmeyecek”. Başkasından yardım beklemek yerine kendindeki gücün farkında olmanın önemini bir kere daha hepimize hatırlatmayı seçmişler. 

Belçikalı çizgi film karakterleri sırasıyla; Marsupilami, Lucky Luke (Red Kit), Smurfs (bizim tanıdığımız adıyla Şirinler)

Sürdürülebilirlik hepimiz ve dünya için kritik bir konu ama malumunuz anlatması ve dinlemesi pek eğlenceli değil. Bu pavyondaki güzel fikirlerden biri de dünyaca ünlü Belçikalı çizgi film karakterleri üzerinden sürdürülebilirlik mesajlarını verdikleri alanlar. Tin Tin değil ama kim???, Lucky Luke, Smurfs… Hem böylece o belleğimizde yer etmiş ünlü kahramanların Belçikalı olduklarını bize hatırlatıp kültür miraslarına sahip çıkmışlar hem de ciddi bir konuyu biraz daha sıcak bir yöntemle bizimle paylaşmışlar.

Belçikalı çizgi film karakterleri sırasıyla; Spike ve Suzy, Jommeke, Spirou ve Fantasio.

Serginin sonunda ise Belçika çikolata markalarının satıldığı market yer alıyor. Belçika bisküvisi speculoos’u ise sergiye sponsor olan Lotus firması temsil ediyordu. Girişte herkese verilen bisküvi ile ziyaretçi sayısının ölçümlenmesi hedeflenmiş. Ölçümlemeye lezzet katmışlar yani 😉

İsviçre Pavyonu

İsviçre Pavyonu’nun önü dev bir aynayla kaplıydı. “Anlam, yansımada yatar”, fikri ile tasarlanmış bina. 

Binaya girerken yol boyunca dev bir kırmızı halı serilmiş, bir de üstünde çeşitli figürlerin yer aldığı bir şemsiye veriyorlar. Böylece girerken “İsviçre’nin yansıması. Kırmızı halının yansıması. Tüm ziyaretçilerin kendilerinin yansıması” başrolde oluyor. Tahmin edersiniz ki günümüz dünyası için oldukça “instagrammable” bir giriş olmuş bu haliyle. Herkes de fotoğraflıyordu zaten yansımasını…

Reflections / Yansımalar olarak adlandırılan bu pavyon aslında ziyaretçilere İsviçre imajını vermeyi amaçlıyor. Yansıma aynı zamanda insanları birbirleriyle temasa geçirmeyi de amaçlıyor ve Expo’nun ana motivasyonunun çevirisiyle bu noktada örtüşüyor: “Zihinleri birbirine bağlamak, geleceği yaratmak.”

Pavyonun içinde ziyaretçiler, Alplerin zirvesine açılan sisle dolu bir odada bir patikadan yukarı çıkıyorlar. Soğuk bir ortamda, nemi hissedeceğiniz şekilde duyulara hitap ediyor bu yolculuk. Sonra bir mağaraya giriyorsunuz, su damlıyor tavandan ve suyun damladığı her noktayı bir inovasyon projesi ileadlandırmışlar, yani canlı “damlaya damlaya göl olur”u kanıtlıyorlar. 😉

Bu şekilde hem birçok ziyaretçinin yabancı olduğu dağ, sis, soğuk hava, mağara gibi İsviçre’ye has ilginç doğa ve iklim şartlarını size yaşatırken çıkmadan önce İsviçre inovasyonuna odaklanan bir sergi salonuna giriliyor. Burada gördüğüm inovasyonlar daha çok sağlık ve sürdürülebilirlik ağırlıklıydı, mesela yeni doğan bebeklerin konulduğu mobil kuvözler onların icadıymış…

Sonuç niyetine; gördüklerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki her şey bir yana bu güzel fuarın tamamını gezebilmek çok isterdim. Belli ki herkes çok iyi hazırlanmıştı. Hem kendi kültürlerini, tarihlerini teknolojinin birbirinden yaratıcı kullanımlarıyla anlatmışlar hem de benim ilgimi daha da çok çeken geleceğe dair hazırlıklarını, vizyonlarını aktarmışlar.

Bir diğer gözlemim kültürler arası farklar oldu; kiminin daha sade, kiminin daha gösterişli kendine özgü iletişim yöntemleriyle kendilerini aktarmalarını birbiri ardına gezerken insanın dertleriyle, yaşadıklarıyla hem ne kadar ortak hem de ne kadar biricik olduğunu bir kere daha idrak ettim.

Gidemeseniz de mutlaka online deneyimlemenizi öneririm. Gelişen teknolojinin en güzel yanlarından biri de bu, deneyimleme olanağının artması. Bir etkinlikte 192 ülkenin teknolojisine tanık olabileceğiniz gibi, bir ekranla evinizden bağlanarak da bunu yapabilirsiniz. Bence bakın aklınızda kalanları da yorum olarak yazarsanız mutlaka okumak isterim.

YORUM YAZIN