GOYA

İki Temel Prensibimiz: Sürdürülebilirlik ve İzlenebilirlik

LinkedIn

DİKKAT BU YAZI İŞTAHINIZI AÇAR!

Çocukluğunuzdan beri hayatınızda olan ya da son yıllarda hayatınıza giren ve yer eden çikolataların ve çikolatalı lezzetlerin nasıl yapıldığını görmek ister misiniz? Üretim bilgimiz ve uzmanlığımız bizim rekabetçi üstünlüğümüzdür. Ailenin işimizde çalışmak isteyen tüm çocukları, torunları mutlaka önce dışarda, sonra bizim üretim tesislerimizde çalışmak zorundadırlar ki hanyayı konyayı bilsinler.

Topkapı fabrikamızda yaptığım son goya notlarını ve bazı ürünlerin üretim yolculuklarını sizlerle paylaşmak, biraz da anılardan işlerin bu derece üretim sanatı haline geliş yolculuğundan bahsetmek istedim, buyurun okumaya.

Ülker Topkapı Çikolata Fabrikasına yaptığım goyayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Üretim işin kalbidir, en büyük avantajınız, rekabetçi üstünlüğünüzdür. Prosesin, fonksiyonun gerçekleştiği yerde öğrenmek, denetlemek her zaman gereklidir. İşin ne kadar içinde olursak olalım üretimi görmek, işin bu mühim aşamasında neler olduğunu yerinde izlemek çok kıymetlidir.

Her goyada fabrikada çalışan arkadaşlarımızla bir araya gelerek, neler olup bittiğini ilk ağızdan dinleyip, sorularını yanıtlarız. Üretim sürecini, fabrikada neler olup bittiğini yakından görüp üretimde kıymet verdiğimiz kritik noktaları konuştuk.

Bildiğiniz gibi Ülker olarak işimizi yaparken iki temel prensipten asla vazgeçmiyoruz; sürdürülebilirlik ve izlenebilirlik. Zaten iş hayatında, sürdürülebilir olmayan hiçbir başarı bir anlam ifade etmiyor. Bu yüzden de sürdürülebilirlik Ülker için hem sektördeki başarımız hem de çevre ve toplum üzerindeki etkimiz açısından çok önemlidir. Kurulduğumuz günden beri hep tekrarladığımız #mutluetmutluol anlayışıyla sürdürülebilirliği işimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.

Tarımsal hammaddelerin güvenli ve sürdürülebilir olarak tedarik edilmesi bizim en önemli önceliğimiz. Şeffaflığı artırarak izlenebilir ve sürdürülebilir bir tedarik zinciri oluşturuyoruz. Mesela kakao çekirdeklerini Afrika’dan doğrudan alıyor ve İstanbul’da işliyoruz. Katma değer ülkemizde oluşuyor. Her gün sizlere ulaşan küçük mutluluklar oluyor, Ülker Çikolata, Çokokrem yapıyoruz ya da çikolatalı gofretler ve bisküviler.

Tüm bu hammaddelerin küçük mutluluklara dönüştüğü fabrikamızı goyalarken sizler için de vidyoya çektim, teknolojinin geldiği nokta ilginizi çekecek diye düşünüyorum. Zamanında büyük uğraşla, dönemin çok ilerisinde aldığımız tesisleri, robotları şimdi hızla çalışırken görmek tam bir iftihar vesilesi.

İşte Cocostar Üretimi:

Yeni Çeşidimiz Albeni Viva:

Çok iyi hatırlıyorum, çocukluğumda çikolatalar kalıplara elle dolduruluyor, tek tek buzdolaplarında dondurulup yine elle paketleniyordu. Hatta rahmetli halamın bir bayram arifesinde sabaha kadar kestane şekeri pişirdiğini ve ailece hep birlikte onları bayram namazı sonrasına yetiştirebilmek için paketlediklerini anlattığını hatırlıyorum. Eskiden gece gündüz uğraşıp yapılan işleri şimdi robotlar hemen hallediyorlar. Hem de mızmızlanmadan…

Baksanıza Laviva Çikolataların içine incecik bisküvileri ince parmaklı hassas robotlar nasıl yerleştiriyor.

Çikolataları kalıplardan çıkaran robotlar, dakikada yüzlerce hatta bin adete kadar hızla anbalajlandıktan sonra büyük bir hassasiyetle kutulara dolduruyorlar. Çikolataların her çeşidinin üretiminden paketlenmesine kadar her aşamasında robotlar var.

İşte bu da içi başka dışı çikolata olan Piko imalatından,

Fabrikamıza ilk robotu 1987de almıştım, o robot bugün hala çalışıyor ve metro çikolatalarını anbalajlıyor. Ama tabii eskiyen eklemlerini yenilemiştik. Hatta o zaman şimdiki gibi robotlar yaygın olmadığından, imalatçısı Bavyeralı Herr Schubert kendi kullandığı özel uçağıyla Türkiye’deki bu müşteri kim diye görmeye gelmişti. O zaman devrin ötesinde bir hareketti ve şimdi çikolataların anbalajlanmasını izlerken bir o kadar da doğru bir hamleymiş diyorum.

Yine aynı dönemde Zürih Teknik Üniversitesi’nde de bir örümcek robot icat olmuştu; icat eden bir Türk doktora talebesiydi. Fakat bir Alman firması sponsor olduğu için yanaşamamıştık. Fakat şimdi neredeyse tüm firmalar bu tavana asılı örümcek, video/görüntü algılaması olan robotları kullanıyorlar. Bizim Çokonatlar’ımızın, Albeniler’imizin, Çikolatalı gofretlerimizin üretim sürecinde biz de bu robotları kullanıyoruz.

Kırk yıl önce ilk defa İsveç’teki ABB firmasına gidip bana bir robot yapın “bu buklet madlen çikolataları seperatörlere koyup hediyelik mal yapmak istiyorum” dediğimde biz araba fabrikaları için robot yapıyoruz demişlerdi. Hatta ikna etmek epey zamanımı almıştı. Bugün hala o robotla  çalışıyoruz. Şimdi dönüp bakıyorum aynı firma “çikolata anbalaj robotları yapıyoruz hangisinden almak istersiniz” diye departman kurmuş. Piyasanın değişimi ve müşterinin talebi ne kadar güçlü değil mi?

Topkapı Fabrikası İstanbulluların hafızasında etrafı saran mis gibi kokusuyla yer ettiği kadar, çocukluğumuzdan bu yana çikolata ve gofretlerin de gizli kahramanı yani üretildiği ana tesislerimizden biridir. 1965 yılında kurulan ve birkaç misli büyüyen bu fabrikada benim de çocukluğum, gençliğim geçti. Yaptığımız işlerin ne denli hızla gelişip, dönüştüğünü, ortaya ne kadar güzel sonuçlar çıkardığını izlemek, benim için iftihar vesilesi. Gayem bu özel yeri hiç olmazsa kendi çektiğim vidyolarla sizlerle paylaşmaktı. Kalın sağlıcakla…

Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez.

YORUM YAZIN